orhan yalçın gültekin

‘atatürkçü cumhuriyetçiler’in mantığı anlaşılır. belli bir tarih algılayışları var. kendi içinde ‘tutarlı’ anlayışları da.ne ki kendi içinde ‘tutarlı’ anlayışları gerçeklerle örtüşmüyor. örtüşmüyor dediğim şeyler ‘cumhuriyet’in gerçek erdemlerine ilişkin sayıp döktükleri ya da dış güçlerin emellerine ilişkin olanları değil…

örtüşmüyor dediklerim, ‘cumhuriyet dönemi’nin bir bölümünün bir asr-ı saadet olarak algılanması temelinde bugünkü ‘bozulma’nın kaynaklarıyla ilgili anlayışları…

‘atatürkçü cumhuriyetçiler’ uzun yıllar ‘demokrasi’ diye yalnızca ve esas itibariyle ‘sağ-sol’ saflaşmasını gördüler. burada kendilerine bir yer bulabildiler.

sonra bir gün baktılar ki başka ‘sorunlar’ da varmış. onlar bu sorunları bir ‘yozlaşma’nın ürünü olarak görmeye niyetlendiler. mızrak çuvala sığmayınca devlete doğru savruldular.

‘cumhuriyet’i savunma adına, kendilerine aktarılmış bütün ‘cumhuriyet dönemi’ değerlerini savunmaya kalktılar.

öyle bir an geldi ki, ‘cumhuriyet’i savunma adına en haklı oldukları durumda yalnız kaldılar, çünkü kendileri dışındaki hiç kimse ‘cumhuriyet’i, içine doldurulmuş dünü ve bugünüyle her tür ‘cumhuriyet dönemi değeri’yle birlikte savunmak istemedi.

‘atatürkçü cumhuriyetçiler’in abd ve ab emperyalizminin menfur emellerine ilişkin duyarlılıklarını da, türkiye’de ‘başvuru kaynağı olarak dini alan’ bir parti geleneğinden duydukları rahatsızlığı da, bu başvuru kaynağını adım adım devletin odağına yerleştirme çabaları ile ilgili kaygılarını da paylaşıyorum.

‘atatürkçü cumhuriyetçiler’in ‘kürt sorunu’ndaki ‘duyarlılık’larını paylaşmam için ise şirazeden çıkmış olmam gerekiyor. ‘sorun’ planlanan ve/veya üretilen değil varolan bir sorundur. kökleri derinlerdedir ve ‘atatürkçü cumhuriyetçiler’in ‘kendileri’yle hesaplaşmalarıyla doğrudan ilintilidir.

türkiye’nin sorunları karşısında “şimdi sorun demokrasiden önce cumhuriyeti kurtarabilmek” biçiminde bir akıl tutulmasına yakalanmış olmak, ‘atatürkçü cumhuriyetçiler’in en önemli sorunudur.

türkiye’nin aydınlık insanları, kendilerini türkiye’nin karanlığına bıraktılar.

tehlikenin farkında olduklarını sanmıyorum.

19 nisan 2007 22:57