Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin devrimci öğrencileri ve asistanları, gerek Amerikancı rektör Kurdaş’ın gerekse Sükan’ın yalanlarını ortaya koydular.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin işgali ile ilgili olarak haklarında alınan tutuklama kararını uygulamak için bütün jandarma ve polis teşkilatının yakalamak üzere aradığı dört öğrenci ile iki asistan geçen hafta içinde yaptıkları basın toplantısında… Soldan itibaren öğrencilerden Sinan Cemgil, İrfan Uçar, Ahmet Sina, Münir Aktolga ile asistanlardan Muammer Soysal, Metin Durgut…

Üç gazeteci, Ankara’da Kızılay genel merkezi önüne davet olundu. Sonra iki otomobille gazeteciler, çok basamakları bulunan bir apartmana götürüldü…

Gazeteciler karşılarında, Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin öğrenciler tarafından işgaliyle ilgili olarak haklarında gıyabî tevkif müzekkeresi kesildiği için jandarmanın harıl harıl aradığı öğrencilerle iki asistanı buldular…

Öğrencilerden Sinan Cemgil, İrfan Uçar, Ahmet Sina, Münir Aktolga ile asistanlardan Muammer Soysal ve Metin Durgut bir basın toplantısı tertiplemişlerdi. Toplantıya, aranan öğrencilerden Mustafa Taylan Özgür, İbrahim Seven ile asistan Ergün Günçe rahatsız oldukları için katılamamışlardı…

Orta Doğu Teknik Üniversitesi’ni jandarmanın himayesinde basan polis, işgal altındaki rektörlük binasında hiç kimseyi bulamamıştı. Fakat, savcılık bir takım tahminler üzerine öğrenciler hakkında tevkif talep etmişti.

Tevkif kararlarının öylesine rasgele olduğu meydandaydı ki, İrfan Uçar ile Ulaş Bardakçı, üniversitede işgal devam ederken Gaziantep’te düzenlenen bir toplantı için altına imza attıkları bir dilekçeyi valiye vermişlerdi. Aynı şekilde başka öğrenciler de Diyarbakır’da idi… Fakat hepsi hakkında da tevkif kararı çıkarılmıştı…

Jandarma ve polis tarafından aranan öğrenciler üç gazeteciye şunları söylediler:

– O.D.T.Ü. üç A.I.D. görevlisi Amerikalı ve iki Amerikan taraflısı Türkün gayretleri ile kurulmuş bir üniversitedir. Kuruluş amacı, Amerikan emperyalizmine yurdumuzda ucuz ve teknikten anlayan aracılar yetiştirmektir.

– O.D.T.Ü.’de eğitim sistemi Amerikan eğitim sistemidir. 5500 öğrencisi olan üniversitede, Amerikan baskısı olmayan bir tek kitap ve Türkiye ile ilgili bir tek satır okutulmaz.

– Kurdaş, bu sistemi senelerdir yürüterek ve son olaylardaki tutumu ile ispatlamıştır ki, Amerikan emperyalizminin üniversitedeki somut temsilcisidir.

– Öğrenci, karşısında olduğu bu sistemi ve yöneticilerini uzun uzun eleştirmiştir. O.D.T.Ü.’de Amerikan yapısı raylarda yürütülen eğitimin değişmesini, montajcı olmayan, üretime ve Türkiye’nin şartlarına dönük millî bir eğitim istemiştir. Ve görmüştür ki bu yöneticiler haklı isteklerini hiçe saymaktadırlar. O zaman, yöneticilerin üniversitede bulunmaları için bir gerekçe kalmamıştır.

Bu, kitlenin gelişmesine ayak uyduramayan sistem ve yöneticiler karşısında, kitlenin patlamasıdır.

– İşgal kararını, polis zihniyetindeki kişilerin ısrarla belirttikleri gibi bir avuç anarşist değil, bilinçli, anti-emperyalist 3000 O.D.T.Ü.’lünün toplandığı forum almıştır.

– Forumda rektörlük binası bir Amerikan üssü olarak kabul edilmiş ve işgaline karar verilmiştir.

Bu sloganlardır ki, Amerikancı iktidarın, rektörün ve diğer kuruluş ve kişilerin yüreğini hoplatmış, olaylar halkoyuna yanlış aksettirilmiş ve hareket alçakça iftiralara hedef olmuştur. Diğer üniversitelerde de işgaller yapılmış ama kimsenin kılı kıpırdamamıştır.

O.D.T.Ü.’dekine yöneltilen iftira ve yanıltmalardan bir kaçı şunlardır:

– Sükan, üniversitede bulduğu telsizi, geçen yıl rektörün elektrik bölümüne emir vererek, nizamiye ile nöbetçi amirliği arasında irtibat kurmak için yaptırdığını biliyordu, ama küçük polis kafası, bu gerçeği açıklamayı mahzurlu buldu.

– Üniversitenin bütün bölümlerindeki bekçi defterlerinde, polisin üniversiteyi bastığı gecenin sabahına kadar hiçbir vukuat ve tahribat olmadığı belirtilmektedir. Bekçiler idarenin bekçileridir.

Pazar sabahından itibaren üniversitede, yurtların dışında bir tek öğrenci kalmamıştır, öyleyse tahribatı kim yaptı? Bu tahribat için polise emir verenler, tabiî ki gerçeği gizliyecektir.

– Halkın namus konularındaki hassasiyetini bilen sağcı gazeteler alçakça yalan ve iftira kampanyasını bu konu üzerine kurmuştur. Neden, bulduklarını iddia ettikleri kadın kilotlarının bir tanesini ortaya koyamadılar?

– Korkunç silahlardan bahsediyorlardı, basit bir iki savunma aracının dışında bir şey bulup gösterebildiler mi?

– Şimdi, yarattıkları oyuna son bir perde daha ekliyorlar, üniversitedeki devrimci öğrenci ve öğretim üyelerini harcama kampanyasını başlattılar. Ellerinde hiç bir delil olmaksızın yaptıkları bu hareket, O.D.T.Ü.’de zannettikleri gibi devrimci haklı sesi susturamıyacaktır.

Çözümü onlara biz söyliyelim:

– Kurdaş, O.D.T.Ü.’de artık rektörlük yapamıyacaktır.

– Ona bağlı yöneticiler O.D.T.Ü.’de daha fazla kalamıyacaklardır.

– O.D.T.Ü.’de millî olan bir eğitim sistemi kurulacaktır.

Ancak bunların gerçekleşmesi öğrenciyi tekrar sıralarına ve yeni kitaplarına döndürebilir.

Ve öğrenciler özellikle şu noktalar üzerinde duruyorlardı:

“İçişleri bakanı Sükan diyor ki, üniversitede öğrenciler büyük tahribat yapmıştır. Bu yalanın dik alâsıdır. Çünkü, baskın sabahına kadar aramızda bulunan gazeteciler, durumu görmüşlerdir. Elimizin altında bütün kapıların anahtarları varken, kalkıp kapıları kırmamızı düşünmek için deli olmak gerekir.”

“Kadın kilotları bulunduğu iddiasına gelince: üniversite’yi basan polislerin evlerinde de eşlerinin ve kızkardeşlerinin dolap ya da bavullarında iç çamaşırları vardır. Kız yurtlarına giren polislerin dolap ve bavullardan aldığı kilot ve iç çamaşırları ne ifade eder? Böyle bir yalanı ortaya atanlar, iddia ettikleri gibi mahkeme-i kübrada değil, bir gün gelir adil yargıçlar önünde hesap verirler. Bunun örnekleri yakın geçmişte görülmüştür ve henüz tazeliğini korumaktadır.”

Ant, Nisan 1969