Orhan Yalçın Gültekin

Matrix temelli tartışmayı büyük bir keyifle izliyorum. Bir filmden yola çıkarak sürdürülen tarihsel dokulu felsefî tartışmanın canlı bir biçimde sürmesinin büyük yararı olduğunu düşünüyorum.

Filmi 37 ekran bir televizyonda izlediğimden görsel boyutu üzerine çıkması olası bir tartışmaya katılamayacağım.

Yine bir kez izlemiş olmam nedeniyle işin felsefî ve siyasî boyutunu da çok fazla tartışamayacağım.

Bir kez izlenmiş bir film üzerine olsa olsa filmin uyandırdığı kimi çağrışımları aktarabilirim.

Öncelikle filmin Hıristiyan kültürünün önemli öğelerine yaslandığı izlenimini edindiğimi söyleyebilirim. Yalnız kahraman pek de genel kabul gören Hıristiyan İsa’sını çağrıştırmadı bana. Şöyle ki genel kabul gören Hıristiyan inancında İsa Mesih, bir peygamber değil “Tanrı’nın bedenleşmiş kelâmı”dır. Oysa ki Matrix’teki “İsa”, peygamber “İsa”ya daha çok benziyor. (Kimi Müslüman tarikatlarında “Mesih” inancı önemli bir yer tutar ve İsa’nın gelip insanlığı yeniden Müslümanlığa çağırıp kıyameti haber vereceğine inanılır. Bu tür tarikatları Hıristiyanlıkla Müslümanlık arasında geçiş tarikatları olarak değerlendirmek de mümkün.)

Öte yandan film bana, solun bir dönem (ve halâ) üzerinde yükseldiği önemli çıkış noktalarından birini çağrıştırdı.

Bu düzen, “olası” tek düzen, mutluluğun kazanılacağı ya da yaşanılacağı tek boyut olarak algılatılır. Bunun aşılması “zorunluluktan özgürlüğe geçiş” ancak bir tür “arınma”yla gerçekleşebilir. Bu arınma süreci ise “aydınlanma”yla, “gerçekliğin kavranması”yla başlayabilir.

Hem “din” hem “komünizm”, “mutluluğun” bu dünya/düzen içinde elde edilemez olduğundan yola çıkar. Din, bu elde etmeyi öte dünyaya havale eder. Kıyamet kopacak ve asıl dünyaya geçilecektir. Komünizm için ise bu gerçekleşme, bu düzenin yıkımı temelinde başka bir düzen boyutunda yaşanır. “Kıyamet” ile “devrim”in benzer konaklar olduğu söylenebilir.

Adamlarımızın “dayatılan/kabullendirilen” düzenin olanaklarını bir tarafa bırakıp, her türlü yoksunluğu kabul ederek savaşımlarını sürdürmeleri de bana “çay-ekmek-peynir-zeytin-helva” komünlerini anımsattı. Benzer yaşam biçimleri tarih boyunca her alt sınıf muhalefetinde ortaya çıkmış; yeni bir dünya girişimcileri “bir lokma-bir hırka” yaklaşımıyla bir araya gelmişler.

Şimdilik bu kadar.

The Matrix (1999)

18 Mart 2003 – 14:25:51