Orhan Yalçın Gültekin
Yetmişli yılların ilk yarısı… Siyah-beyaz televizyonun karşısındayız… Bir adam çıktı kafasında garip bir şapka… Şöyle seslendi ekrandan: “Ben, Türkiyeli şair Attila İlhan”.
Sağdan yükselen itirazlar öyle bir patlamıştı ki, olağanüstü bir doğallık ama kendinden müthiş emin bir duruşla kendisini “Türkiyeli” olarak tanımlayan bu adama hayran olmuştum. (Siyasal yaklaşımları bir yana, şairliğine toz kondurmam arkadaş!)
Sonra 1. THKO davası savunmasındaki Mustafa Kemal’den alıntıyla da desteklenen “Türkiye Halkı” kavramı… 1975’te (?) bir mitingte atılan “Faşizme Ölüm – Halka Hürriyet” sloganından sonra kopan fırtına ve “Türkiye Halkı mı”, “Türkiye Halkları mı” tartışmaları ve bu minval üzre saflaşmalar…
Sonra “Türkiye” ve “Türkiye Cumhuriyeti” yerine önerilen isimler…
Uzun süredir Türkü, Kürdü, ilh… bu coğrafyanın kahir ekseriyetinin uzak durduğu “Türkiyelilik” üst kimliğinin 2006 yılında yine ve yeniden gündeme taşınması, umarım hoş bir nostalji örneği olarak kalmaz.
19 Ekim 2006, 03:48