Orhan Yalçın Gültekin
Zurnanın zart dediği yer, “biz kimiz” sorusuna verilecek yanıttadır. Ve devamında “Türk kimdir” sorusunun yanıtında…
1982 anayasasına “hayır” oyu vermiş bir insanım. Bu anayasayı savunmuyor, sivil bir anayasa istiyorum.
Ancak…
“Biz kimiz” ve “Türk kimdir” sorusuna bugün genel olarak verilen yanıt ve bu temelde “biz” ve “onlar” saflaşmasının bugün ulaştığı düzey bile Netekim Paşa’nın “anayasa”sının gerisindedir.
1982 anayasasının “Devletin temel amaç ve görevleri” başlıklı 5. Maddesinde “Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.” denilmektedir.
Peki de anayasanın her yerinde izine rastlanabilecek bu “Türk milleti” nedir? Bir ırk mıdır kastedilen ya da bir budun (etnisite)?
Hayır hiç biri değil!
1982 anayasasına göre bile “Türk milleti”, “Türk toplumu”, “Türk”… ‘egemenliğe kayıtsız koşulsuz olarak sahip olan ve egemenliğini, anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organlari eliyle kullanan millettir’ (madde 6), yani bu ülkenin yurttaşları…
Bu yurttaşlar arasında ayrım yapmak, onları “biz” ve “onlar” diye ayırıp tanımlamak; ve bunun üzerinden egemenliğin – aslında – milletin bir kesiminin hakkı olduğunu ima edecek bir söylem kullanmak anayasaya aykırıdır.
Anayasa’nın aynı 6. maddesi “egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz” demektedir.
Anayasaya göre “Türk milleti”, bölünmez bir bütündür… Bu bütün öyle bir bütündür ki, bu bütünü oluşturan “herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir” (Madde 10)
Demek ki anayasaya gore “Türk milleti”, “Türk toplumu”, farklı dil, ırk, renk,… din, mezhep ve benzeri” farklılıklara sahip Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarından oluşmaktadır.
Bunlar arasında bir “dil, ırk, renk,… din, mezhep ve benzeri” gruba mensup olanları diğerlerinden ayrı tutup bu temelde yurttaşlar arasında öncelik-sonralık, esaslık-tabiilik ayrımı yapmak Anayasa’ya göre mümkün değildir.
***
Bu devlet, Mehmet’in de devletidir, Reşo’nun da, Hrant’ın da… Fatma, Berivan, Rakel’in… olduğu gibi.
Bu vatan, Mehmet’in de vatanıdır, Reşo’nun da, Hrant’ın da… Fatma, Berivan, Rakel’in… olduğu gibi.
Ne devlet ne de vatan, daha çok Mehmet’in, daha az Reşo’nun, en az da Hrant’ın; daha çok Fatma’nın, daha az Berivan, en az Rakel’indir.
“Türk milleti”, Anayasa’ya göre, Mehmet, Reşo, Hrant… Fatma, Berivan, Rakel… demektir.
***
Bütün bunları niye yazdım?
Şunun için: Hrant Dink, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıdır. Ne Ermeni diasporasının bir üyesidir ne de Ermenistan Cumhuriyeti yurttaşıdır. İstese çifte yurttaşlık hakkından yararlanabilir(di) ve Ermenistan Cumhuriyeti yurttaşı da olabilir(di). Böyle bir durumda bile Hrant Dink, “bizden olmayan” olarak değerlendirilemezdi.
Öldürülen “Türk” diplomatlar, yalnızca budunsal köken itibariyle “Türk” olanların değil, anayasalarımızda tanımlandığı biçimiyle “Türk” olanların tamamının devlet düzeyinde temsilcisiydi.
And that’s all.
Darüşşafakalılar Listesi, 24 Ocak 2007 12:04