göreve geldikten sonra yaptığı “bütün yasaklar kalkacak” açıklamasıyla tartışmalara sebep olan yök başkanı prof. dr. yusuf ziya özcan, şimdi de “üniversitelerin mali bağımsızlığı için paralı hale gelmesi gerekiyor. devlet üniversitelere vereceği parayı öğrencilere vermeli” diyerek yeni bir tartışma başlattı.

yök başkanı yusuf ziya özcan, yaptığı açıklamayı şöyle gerekçelendirdi:

“üniversitelerin her türlü bağımsızlığa kavuşması için bu gereklidir. özellikle mali bağımsızlığa kavuşması için gereklidir. devlet parayı üniversiteye veriyor. üniversitenin bütçesini zenginleştiriyor. üniversitelere verilen para burs olarak öğrencilere verilse, ihtiyacı olan her öğrenci bu burstan yararlansa, parası olan öğrenci okul parasını kendisi karşılasa olmayan ise devletten burs alsa bu daha iyi olur. böylece üniversite kendi hesabını bilir, bölüm açarken, fakülte açarken çok dikkatli davranır. eğer o bölüme yeteri kadar öğrenci çekemezse atıl kalır. bu nedenlerden dolayı bana çok pratik geliyor.”

devletin maddi sıkıntılar altında eğitim gören üniversite öğrencilerine zaten burs verdiğini vurgulayan özcan, “burs konusunda neden sıkıntı olsun. devlet zaten burs veriyor. üniversitelere verilen para da öğrencilere verilir. ihtiyacı olan herkese burs verilsin. burada sıkıntı olmaz” dedi.

milliyet gazetesi’nin haberine göre devlet üniversitelerini paralı yapmak istediklerini söyleyen yök başkanı prof. dr. yusuf ziya özcan, “amaç, sadece belli sayıda insanı üniversiteye taşımak olabilir. okullar bedava. hiçbir yerde görülmemiştir” dedi.

yök tarafından kurulan ulusal öğrenci konseyi’nin genel kurulu sonrası öğrencilerle sohbet eden özcan, bir öğrencinin, “herkes üniversite mezunu olmalı mı?” sorusuna, “hayır, olmamalı” yanıtını verdi.

herkesin üniversiteye yöneldiğini belirten özcan, bu sözlerini şöyle açıkladı:

“okullar bedava. hiçbir yerde görülmemiştir. şunu yapmak istiyoruz: üniversiteleri paralı yapalım, ihtiyacı olana burs verelim. hiç olmazsa üniversiteler ayağının üzerinde dursun. sonra, insanlar çalışınca bu parayı geri ödesin. aynı kredi ve yurtlar kurumu’ndan alınan kredi gibi. isteyene 8 – 10 bin ytl kredi versek, sonra bunu bize geri ödese. neyse borcu… abd’de olduğu gibi, mezuniyetten sonra ödesin. bunun ideali, hiç kimseyi üniversiteye taşımamak. sadece belli sayıda insanı taşımak. diğerlerini, yüksek teknik okullara ve yüksek meslek yüksekokullarına yönlendirmek. ara elemana ihtiyaç var. istihdam sorunu çözülür.”

özcan, bir öğrencinin, “neden, bu yöntemle başlama ihtiyacı duymadınız da üniversite sayısını artırma yolunu seçtiniz?” sorusu üzerine, “çünkü, bunu söylersek daha geldik, üç haftada, herhalde beni oradan çabuk indirirler diye” karşılığını verdi.

özcan’ın açıklamasına tepkiler

üniversite öğretim üyeleri derneği
üniversite öğretim üyeleri derneği başkanı prof. dr. tahsin yeşildere, öneriyi “vahşi kapitalist sistemin önerisi” olarak tanımladı. yeşildere, öneriye şu sözlerle karşı çıktı:
“vahşi kapitalist sistemin önerisi. abd ve türkiye’de kişi başına düşen pay ortada. türkiye’de yoksulluk diz boyu. gelir düzeyinin adaletsiz olduğu bir ülkede, üniversitelerin paralı hale getirilmesi sınıfsal ayırıma yol açar.”

tüm öğretim üyeleri derneği

tüm öğretim üyeleri derneği başkanı prof. dr. alparslan ışıklı ise öneriyi “öğrenciyi müşteri yapma yönündeki bir anlayışın belirtileri” olduğunu vurguladı.
ışıklı, şunları söyledi:
“bu, öğrenciyi müşteri yapma yönündeki bir anlayışın belirtileridir. sosyal devlet, okuyandan para almaz. abd’deki sistemi taklit etmek için oranın olanaklarına sahip olmak gerek.”

türk eğitim-sen
türkiye şartlarında eğitimin paralı hale getirilemeyeceğini ifade eden türk eğitim-sen genel başkanı şuayip özcan, ”üniversiteler ticarethane gibi işletilemez” dedi.
özcan, yaptığı yazılı açıklamada, yök başkanı prof. dr. yusuf ziya özcan’ın önerisinin, türkiye’nin gerçekleriyle örtüşmediğini savundu. ebeveynlerin çocuklarını zor şartlar altında okuttuklarını, türkiye’nin eğitimde dünya ülkeleriyle kıyaslandığında son sıralarda yer aldığını belirten özcan, ”ülkemizde üniversitelerin paralı olması demek, türkiye’de üniversite çağındaki çocukların yüzde 90’ının eğitim hakkından yararlanamaması anlamına gelecektir. bu da hiçbir hakka ve hukuka uymaz. üniversiteler ticarethane gibi işletilemez” dedi.

eğitim-sen
eğitim-sen genel başkanı alaaddin dinçer de yök başkanı özcan’ın açıklamasını ”küçük amerika” hayalinin bir parçası olarak değerlendirdiklerini ifade ederek, bu sistemin ilk olarak uygulandığı latin amerika’da üniversite sisteminde özel sektörün payının arttığını ve yoksulların yükseköğretimin dışına itilmesiyle sonuçlandığını öne sürdü.
dinçer, ”yök başkanı’nın ifadeleri, eğitimin herkes için bir hak olduğu ve kimsenin eğitim hakkından mahrum bırakılamayacağı anlayışı ile temelden çelişmektedir” dedi.

sosyal demokrat halk partisi
shp genel sekreter yardımcısı recai ersoy da tüm yurttaşlara eşit ve parasız eğitim imkanının sağlanması için tüm kanalların açık olması gerektiğini belirterek, eğitimin eşit, parasız ve devlet tarafından hak olarak düzenlenmesinin önemli olduğunu vurguladı.
ersoy, ”asgari ücretin 419 ytl olduğu türkiye’de, üniversitelerin paralı olmasını önermenin insanlarla alay etmek” anlamına geldiğini savundu.

darüşşafakalılar derneği
darüşşafakalılar derneği yönetim kurulu başkanı orhan yalçın gültekin, “üniversiteler paralı olsun” demenin “parası olan okusun” demek olduğunu söyledi.
adalet ve kalkınma partisi tarafından kurulan hükümetler döneminde yükseköğretimle ilgili kritik adımlar atıldığını söyleyen gültekin, daha önce de “15 trilyon tl gibi bir kaynağın belli sayıda çocuğun “paralı özel okullarda okuyabilmeleri için” kullanılmasının planlandığını” vurguladı. darüşşafakalılar derneği’nin o plana “paralı özel okullara değil, fırsat eşitliği temelinde, çağdaş norm ve yaklaşımlara uygun, nitelikli, yaygın ve genel kamusal eğitime kaynak” isteğiyle karşı çıktığını anımsatan gültekin, “şimdi bir adım daha ileri gidilmekte ve bütün eğitim sistemi paralı hale getirilmeye çalışılmaktadır” dedi.
devletin millî eğitim bakanlığı aracılığıyla sürdürdüğü işlevinin kamusal eğitimin yurttaşlar arasında ayrım gözetmeksizin devamı ile kamusal eğitim ortamının fiziksel ve niteliksel kalitesini, içerik zenginliğini, çağdaş eğitim normları ve fırsat eşitliği temelinde yaygınlığını sağlama olduğunu söyleyen gültekin, hükümeti anayasa’nın eşitlik ilkesini uygulamaya ve bu eşitlik ilkesinden taviz vermemeye çağırdı. gültekin, şunları söyledi:
“anayasanın 10. maddesi kanun önünde eşitliği düzenler. buna göre, “herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.”
“yök başkanının önerisi, belli bir zümre ve/veya sınıfa imtiyaz tanıyan bir öneridir. üniversiteler paralı olsun demek parası olan okusun demektir.”
“öte yandan verileceği söylenen kredilerle yoksul öğrencilerin gelecekleri ipotek altına alınacaktır. kredi ve yurtlar kurumu kredilerinin geri ödenmesinde bile sıkıntı yaşayanların önerilen miktarlardaki kredileri nasıl ödeyecekleri merak konusudur.”
“zamanında bir millî eğitim bakanı, “şu talebeler olmasa maarifi idare etmek ne kolay olacaktı..” diyerek bu zihniyettekileri eleştirmeye çalışmıştı ama söz de üzerine yapışmıştı. yök başkanı ise o zihniyetten daha da ileri gitmektedir. onun önerisi “şu yoksul öğrenciler olmasa üniversiteleri yönetmek ne kolay olurdu.” anlamına gelmektedir.”
“darüşşafakalılar derneği, 1863 yılında başlayan “eğitimde fırsat eşitliği” atılımının bugünlere dek sürdürülen son büyük örneği olan darüşşafaka’dan yetişenlerin derneğidir. yoksul ailelerden gelen kardeşlerimizin gelecekleriyle doğrudan ilgili, öğrenim haklarını ortadan kaldırıcı, en iyi durumda geleceklerini ipotek altına alıcı bu tür önerilere karşı çıkmaktan başka bir duruşumuz olamaz.”