12 Eylül Diktatörleri Yargılansın!


Anayasa değişiklikleri yapan taslağa karşı alacağımız tutumda en önemli nokta şu anda var olan anayasanın karakterini tespit etmektir. Var olan anayasa 12 Eylül askeri diktatörlüğünün anayasasıdır ve bu nedenle hemen her maddesi baskıcıdır, halka karşıdır.

12 Eylül öncesi anayasaların hepsi gene çeşitli askeri darbeler tarafından düzenlenmiştir. Bu nedenle hepsinin temelinde askeri vesayet vardır. Öne çıkardığı bütün kurumlar askeri vesayeti korumak içindir.

12 Mart öncesi anayasa ise tek parti diktatörlüğünün anayasasıdır. O da daha sonrakiler gibi askeri/sivil bürokrasinin egemenliğini koruma temeli etrafında kurulmuştur.

Bugüne kadarki hiçbir anayasa işçi ve emekçiler için demokratik değildir. Hiçbir anayasa metni kabul edilebilecek bir demokratik içeriğe sahip değildir.

Sosyalistlerin, işçi ve emekçilerin benimseyebilecekleri anayasanın temeli özgürlükler olmalıdır. İfade özgürlüğü, toplanma, örgütlenme ve eylem özgürlüğü. Ne var ki bu düzende böyle bir anayasa elde etmek olası değildir. İşçi ve emekçiler için, çalışan sınıflar için kabul edilebilecek anayasa ancak işçi ve emekçilerin hâkim sınıf oldukları bir düzende, bir işçi devletinde mümkündür.

Ancak bugün askeri vesayet rejimine karşı yoğun bir mücadelenin sürdüğü koşullarda öne çıkan anayasayı eleştirmek yetmez. Zaten önümüze gelen yeni bir anayasa önerisi değil, sınırlı bir değişiklik taslağıdır. Şimdi sorun bu taslağa karşı hangi tutumu alacağımızdır.

Parlamentodaki muhalefet partileri taslağa karşıdır. Bu nedenle taslak referanduma gidecektir. Referandumda ya evet ya da hayır oyu verebilirsiniz.

Önümüzdeki referandumda hayır oyu vermek, değişikliklere karşı çıkmak 12 Eylül anayasasını benimsemektir. 12 Eylül anayasası değişmesin demektir. Hangi gerekçelerle hayır oyu verilecek olursa olsun sonuç değişmeyecektir. 12 Eylül’ün diktatörleri anayasa tarafından korunmaya devam edecektir. Günümüzün darbecileri anayasayı ve onun getirdiği kurumları kullanarak darbe girişimlerini güçlendireceklerdir.

Referandumda evet oyu vermek ise sonuç olarak 12 Eylül anayasasında ufak da olsa bir değişikliğe evet demektir. 12 Eylül askeri darbesine karşı çıkmaktır. Diyarbakır cezaevinin, idam edilen sayısız insanın, işkencehanelerde öldürülen yüzlerce insanın ve daha sayısız suçun hesabını sormaktır. 12 Eylül diktatörlerini koruyan 15. madde ancak evet oyu verilirse kalkacaktır. Öyleyse anayasa değişikliğine evet oyu vermek gerekir.

Evet oyu vermek anayasanın eksikliklerini, taslağın bizzat kendisinin eksikliklerini görmezlikten gelmek değildir. AKP 15. maddenin karşısına kamu işçilerine grev hakkı vermemeyi koymaktadır. Bir yandan kamu işçilerine grev hakkı isteyeceğiz, özgürlükler diyeceğiz, diğer yandan da evet oyu vereceğiz.

Bu referandum bütün darbecilerle darbe karşıtlarının arasındaki mücadele anlamını taşımaktadır. Bu referandum 12 Eylül Anayasası’nı savunanlarla değiştirmek isteyenler arasındaki mücadeledir.

Darbelere dur de!
Özgürlük istiyoruz!

Doğan Tarkan
DSİP-Devrimci Sosyalist İşçi Partisi Genel Başkanı
24 Mart 2010

Kaynak: DSİP, 24 Mart 2010