Orhan Yalçın Gültekin
Referandum sürecine girildi, benim yoğun mesaim başladı. Önce referanduma konu 26 maddelik değişiklik bohçasının karşılaştırmalı tablosunu hazırladım, sonrasında da hemen bütün siyasi partilerin referandumda ne tür bir tavır içinde olacaklarına dair açıklamalarını derlemeye başladım. Kısa sürede bu uğraş, partiler boyutunu aştı; kişi, çevre, grup ve benzerlerini de kapsamaya başladı. Konu üzerine yalnızca akşamları –o da kısa süreler- çalışmama karşın, ciddî bir arşiv oluşturduğumu düşünüyorum. Olan benim kendi “referandum yazım”a oldu. İki yazı dışında asıl yazmak istediğim yazıyı yazmaya fırsat bulamadım. O kadar da önemli değil; ne demek istediğim kişisel afişimde yazıyor zaten: Ne Evet ne Hayır! Boykot ya da Geçersiz Oy! Referandumu Umursama!” Ama “gerekçeli karar”ımı son düzlüğe kadar yetiştirebilme umudumu hâlâ yitirmiş değilim. Zaten bizimki de “yazdım ve ruhumu kurtardım” muhabbeti…
Referandumda saflaşma Evetçiler ile Hayırcılar arasında ama hem Evetçiler hem Hayırcılar Boykotçulara bir hayli bozulduğuna göre, Boykotçular ciddî bir etkiye sahip haldeler.
Kuşkusuz gün sonunda kalacak olan yüzde kaç “Evet” ve “Hayır” oyu verilmiş olduğudur ama hemen hiç kimsenin maddeler üzerinden tartışarak kararını vermemiş olması ya da bu referandumun yetmediğinin biliniyor oluşu dikkate alındığında değişiklikler kabul olunsun ya da olunmasın çok fazla bir şeyin değişmeyecek olduğunun zımnen kabul edildiğini düşünebiliriz.
Herkesin kararını farklı gerekçelerle dillendirdiği Simurg Zine’in derlemesi incelendiğinde görülebilir. Ama bunun yetmediğini söylemeliyim.
Geçen akşam, webde gezerken bir günceye rastladım. Yavuz Hırsız adlı güncenin başlığı da hoştu: “sinkaflı mevzular (analı avratlı konuşmalar oldu, senin de adın geçti arada)”. Günce yöneticisi sağ olsun, “Simurg Zine”e de bağlantı koymuş. Buradan teşekkürlerimi sunuyorum.
Güncedeki bir çok yazıyı okumaktan keyif aldım ama gündemdeki konu olan referandumla ilgili son yazı, benim “Aman ha, beni başkalarıyla karıştırmayın!” ile aynı konuyu işliyordu ama farklı bir boyutta: Yavuz Hırsız, “Referandum Öncesi Dev Hizmet: Bunlar yetişmedi diyene yeni seçenekler” başlıklı yazıda “Önümüzdeki referandum, daha evvel aşina olduğumuz seçimlere pek benzemiyor aslında. Yani bi kere seçenek çok az.” dedikten sonra, insanların bu referandumda hangi saiklerle oy kullanacağına ilişkin izlenimlerini aktarıyor.
Yazıyı “Simurg Zine”e aktarıp aktarmama konusunu çok düşündüm ama yazının o güncede okunmasının çok daha hoş olacağını düşündüm.
Kim, neden Evet-Hayır diyor öğrenmek için “Yavuz Hırsız”a bir uğramanızı salık veririm. Ama uyarmadı demeyin; beyniniz ile diliniz arasındaki farklılıklarla yüzleşmek durumunda kalabilirsiniz.
Üstelik “Yavuz Hırsız”ın dili de kimilerine batabilir. Örneğin, bahse konu yazıyı şöyle bitiriyor:
“Burjuva parlementer sistemin önünde arkası dönük eğilmek (halk arasında domalmak denir) isteyene seçenek çok. Hadi hayırlı referandumlar.”
“O kadar da önemli değil; ne demek istediğim kişisel afişimde yazıyor zaten: Ne Evet ne Hayır! Boykot ya da Geçersiz Oy! Referandumu Umursama!” Ama “gerekçeli karar”ımı son düzlüğe kadar yetiştirebilme umudumu hâlâ yitirmiş değilim. Zaten bizimki de “yazdım ve ruhumu kurtardım” muhabbeti…”
Sevgili Yalçın,
Bu dediğini politika/siyaset bağlamında kendi yaşantısında olan, doğayla iç içe yaşayan insanlar, mesela
Feriştah, Döndü teyze, Gülümse hanım, Mahmude teyze ve oğlu Mehmet zeten yapıyorlar. Sayın Çetin Altan bunu yazılarında güzel işler.
Garip’in, Arap’ın, Fatoş’un ne de Münür Beyin hiç umurunda değil.
Bizler de bir kusur mu var?
BeğenBeğen
Merhabalar;
İlginize mazhar olduğuma oldukça şaşırdım ve sevindim doğrusu. Ulan yazıyoruz ama, bir yazıyı olsun sonuna kadar okuyan bir insan evladı var mıdır diye de merak ediyordum. İyi çalışmalar dilerim. İlerde başka mevzularda da paslaşmak ümidiyle.
BeğenBeğen