Hale Özgür Kıyıcı

Yaşamın kıyısında cezaevinde vurularak-yakılarak öldürülen gençler…

“Hayata dönüş” duruşmaları nihayet başladı. Sanıklar sadece cezaevlerine operasyon için getirilen erlermiş! “Emir demiri keser!” mantığının kesin/tartışılmaz kural olduğu bir oluşumda, emir komuta zincirinin en alt kademesinde yer alan erlerin yargılanması, diyelim ki mahkûm edilmesi, hangi adalet duygusunu tatmin eder. Bu tartışılması bile abes bir durum değil midir? Kimler korunuyor?

İyice kamplara bölünüyoruz. Duyarlılıklarımızda parsellendi sanki. Yitirdikleri evlatların acısı ile bir avuç aile duruşmaları takip ediyor. Demek ki gene bana değmen yılan bin yaşasın mantığı egemen. Sormak istiyorum; “herkese özgürlük “ kelimesini diline dolayanlar nerede? Artık söylemler hiç inandırıcı değil. Sorunu “Kürt sorunu ve türbanla” sınırladık ve bunu konuşuyoruz sadece… Tamam, önemli olması da önemli de sadece bu mu? Toplumdaki her haksızlığa karşı duyarlılığa ne oldu?

Bu duruşmada Bakırköy adliyesinin önünde olmayı atladınız demokratlığı dillerinden düşürmeyen beyler-hanımlar. Takipteyiz ve izliyoruz. Silivri’ye gidenler, Beşiktaş adliyesinin önünde toplananlar, 20’li yaşlarda kimyasal silahlarla öldürülen bu gençleri unutmuşlar. Özgürlükler konusunda ki samimiyetinizi nalıncı keseri gibi kendi yaşadıklarınızla sınırlı tuttuğunuz zaman, yaşamın kıyısında öldürülen bu gencecik insanlar rüyalarınıza girmeli. Yaşamların sona erdirilmesi emrini verenlerin yakalarına yapışmadıkça her uykunuz kâbusa dönsün. Cezaevi komutanı, il jandarma alay komutanı, 1.ordu komutanı, Adalet bakanı, Cezaevleri genel müdürü, emir-komuta zincirinde olan hangi görevli varsa adalet önüne çıkarılmalıdır. Yargılanan erler verilen emirleri uygulayanlar değil midir?

Bakırköy adliyesinin önünde bu ülkede zulme uğramış-uğramamış “Demokrasi Havarileri”ni görememek “beni şaşırttı”. Belki bir gün şaşırmamayı öğreneceğim.

Meraklısına: