Turan Eser
Zamansız bir ayrılık bu…
Hem acı, hem erken bir ayrılık…
Doyamadan hayata, yaşamadan hasretleri
Söylenmemiş besteleri ardında bırakarak…
Bir yürüyüş eyledin hakka…
Dokuz kardeşin en küçüğü… Evin son beşiği…
Halk Ozanı Turhal’lı Aşık Ali’nin gözbebeği…
Köyün ırgat tarlasına azık taşıyanı,
Koyunların, kuzuların peşinde türkülerle koşanı…
Çan sesleriyle doğanın sesine sığınan canı
Şeref’in ekmeğine göz koyan şerifsize son sözünü söylemeden…
Bir yürüyüş eyledin hakka…
Daha dün yamaçtaki kayanın üstünde hüzünlen…
Türkü söyleyen sen.. Doyamadan Türkülerine…
Ertelenmiş hasretlerine…
Geride bıraktığın sevdalarına
Bir yürüyüş eyledin hakka
Köyünün hasreti kor gibi düşmüşken yüreğine,
Köylülerinin hatıralarını tek tek anlatamadan…
Bahraç’taki yoğurda parmak banamadan…
Süremeden çemeni ekmeğine
Doyamadan sen bu hayatın tadına
Bir acı yürüyüş eyledin hakka…
Ananın kulağı yüreğinde dinlerdi seni “Güccüğüm güccüğüm” diye
“Al güccüğüm Ali’m babandan sana yadigar” diye verdiği bağlaman…
İki kaza aldı seni türkülerinden…
Biri baba yadigarı Bağlaman kırıldı kaza ile…
Bugün kör betondaki kaza aldı seni türkülerinden…
Sevdiklerinden, sevenlerinden…
Gönlü, türküsü, sevgisi yaşlı gözler bıraktın ardından…
Şimdi türkülerini Turnalara, bulutlara söyleyeceksin o yıldızların altında…
Tüm yıldızlar üstüne yağsın…
Halktan geldin hakka gidiyorsun
Bedeninle veda ederken…
Bir yürüyüş eylerken sen hakka.
Ruhunu halklaştırdın sen Kıvırcık Ali….