Aralarında, Anıl Güler, Cengiz Ağlan, Çiğdem Mater, Feza Kürkçüoğlu, Garo Paylan, Görkem Kürkçüoğlu, Gülsüm Ağaoğlu, Hale Akay, Hayko Bağdat, Kemal Gökhan Gürses, Müge Karalom, Özlem Dalkıran, Tamar Nalcı, Ümit Kıvanç, Ümre Deniz Tuna, Zeynep Atamer, Zeynep Tanbay’ın bulunduğu Hrant’ın arkadaşları, Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Diyarbakır milletvekili Akın Birdal’ın 30 Ocak 2011 günü ‘Lozan Kürt Kültür Derneği’nde yaptığı konuşmada sarf ettiği ““Kendilerine ‘Hrant’ın arkadaşları’ diyen, ‘Yetmez ama evet’çiler’ 19 Ocak’ta Hrant için adalet istiyoruz diyorlardı. İkiyüzlülüktür yaptıkları. ‘Yetmez ama evet’ diye diye Hrant’ı öldürdüler…” sözleri üzerine bir açıklama yaptı.

Birdal’ın sözlerinin kendilerini “çok sarstığını ve yaraladığını” belirten grup, Birdal’ın ardından yaptığı açıklamanın da “hayal kırıklıklarını” artırdığını ifade etti. Açıklamada; “Birdal’ın Lozan’da srf ettiği sözlerin ilk olmadığı, 5 Eylül 2010’da Ankara’da da aynı sözleri söylemiş olduğuna” dikkat çekilerek; “Anladık ki, Birdal bu söylemi uzun süre önce kurmuş, benimsemiş, tekrarlıyor” denildi. “Hrant ile birlikte “malzemesi” yapıldığımız bu konuda, ilgilenenlerin, gelişmeleri bir de bizim ağzımızdan duymaları için bu açıklamayı yapma gereği duyduk” diyen Hrant’ın Arkadaşları’nın açıklaması şöyle:

“Hrant’ın Arkadaşlarının Hrant’ı Öldürmesi” Üzerine…

“Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Diyarbakır milletvekili Akın Birdal’ın 30 Ocak 2011 günü ‘Lozan Kürt Kültür Derneği’nde yaptığı konuşmadan, Fırat Haber Ajansı’na ait haberin Birgün gazetesinde yayımlanması sonucu haberdar olduk. Birdal bu konuşmasında şu sözleri etmişti:

Hrant ile birlikte “malzemesi” yapıldığımız bu konuda, ilgilenenlerin, gelişmeleri bir de bizim ağzımızdan duymaları için bu açıklamayı yapma gereği duyduk.”

“Kendilerine ‘Hrant’ın arkadaşları’ diyen, ‘Yetmez ama evet’çiler’ 19 Ocak’ta Hrant için adalet istiyoruz diyorlardı. İkiyüzlülüktür yaptıkları. ‘Yetmez ama evet’ diye diye Hrant’ı öldürdüler…”

Kimimizin arkadaşı, kimimizin “abisi” olan Hrant’ın öldürülmesinden bu yana, “Hrant’ın Arkadaşları” adı altında, anma gün ve gecelerini, duruşma önlerindeki “adalet istiyoruz” toplantılarını organize etmeye çalışan bir grup insanız. Hrant’ın ölüme sürükleniş sürecini ve suikasttan sonra yaşanan adalet skandalını teşhir etme, duruşmaları izleme, yetkililerden paramparça edilen adaletin hesabını sorma gibi amaçlara yönelik olarak elimizden geleni yapmaya; Hrant’ın, kişisel bağlarla da bağlı olduğumuz, hayatı paylaştığımız ailesini yalnız bırakmamaya çabalıyoruz. Referandum veya başka siyasî konulardaysa, farklılığımızdan güç alıyoruz.

Akın Birdal, Hrant’ın Arkadaşları’nın kimler olduğunu, ne amaçla nasıl biraraya geldiğini, nasıl karar alıp nasıl davrandığını yakından bilen bir kişidir. Toplantımıza katılmış, bizimle, Meclis’te yapılabilecekler üzerine birlikte kafa yormuştur. Ayrıca kendisinin korkunç bir saldırıdan büyük meşakkat çekerek kurtulmuş bir insan hakları mücadelecisi olduğunu bilmemiz nedeniyle, bugüne kadar kendisine karşı herhangi birimizin herhangi bir olumsuz duygu kırıntısı beslemiş olması düşünülemez. Bu yüzden, sözleri hepimizi çok sarstı, yaraladı.

Önce, sözlerinin aktarılmasında sorun olabileceğini düşündük. Fakat sözler pek yanlış anlama götürecek türden değildi. Birdal, üzüntümüz ve tepkimizden haberdar olunca, bazılarımızla görüştü, durumu düzeltmeye yönelik sözler sarf etti, Agos’a, sözlerinin “kastını ve maksadını aştığını” ifade edip, yarattığı üzüntüden dolayı “özür dilediğini” belirtti. Ardından yazılı bir açıklama yaptı, bu defa “üzüntüyü paylaşıyorum”la yetindi.

Ne yazık ki, muhtemelen üzüntümüzü giderme maksadıyla yaptığı açıklama, hayal kırıklığımızı artırdı. Birdal bu açıklamasında şöyle dedi:

“…AKP iktidarının Hrant Dink cinayetinin failleri bilindiği halde açığa çıkarılmayarak Hrant’ın birkez daha öldürüldüğünü, AİHM’ye yapılan ırkçı, ayrımcı savunma ile ikinci kez öldürüldüğünü belirttim. Referandum sürecinde ‘evet’ çıkması halinde demokratikleşileceği ve özgürleşileceği, Hrant’ın faillerinin/katillerinin bulunacağı yolundaki vaadlere farklı yaklaşımlar olmuş olabilir. Ama görülmüştür ki hiçbir adım atılmamıştır. Diye ekledim. Bu konuda çıkan haber eksik ve yanlış anlaşılmaya neden olmuştur. Bundan duyduğum üzüntüyü sizlerle paylaşıyor, Hrant’ın arkadaşlarının aynı zamanda benim de arkadaşım olduğunu bildirmek istiyorum.”

Burada Birdal, bizim Hrant’ı bir şekilde “öldürenler” arasında yeraldığımız yollu sözlerini tekzip etmiyor, aksine, sanki Hrant’ın Arkadaşları’ndan birileri, “referandumda evet çıkarsa Hrant’ın katilleri bulunacak” demiş gibi bir izlenim yaratarak, bizi bir defa daha şaşırtıyordu.

Bizler, Hrant Dink cinayetinin devletin en kirli mekanizmalarını açığa çıkaracak en derin konuların başında geldiğini, bu yüzden kimsenin bu cinayetin ardındaki gerçek örgütlenmeyi aydınlatmaya cesaret edemediğini düşünüyor, her yerde her fırsatta tekrarlıyoruz. (Fakat buna rağmen adalet mücadelemizi ısrarla sürdürüyoruz, çünkü doğrusu budur.) Ve aramızdan kimse, hiçbir zaman hiçbir yerde, referandumun sonucuyla bu cinayetin aydınlatılması arasında bağ kuran herhangi bir söz etmedi.

İkinci olarak, Birdal bahsettiğimiz haberin “eksik ve yanlış anlaşılmaya neden olduğunu” ileri sürüyordu. Ancak haberde aktarılan sözleri o kadar açıktı ki, neyin eksiğe neyin yanlışa yolaçtığını anlamak imkânsızdı; zaten kendisi de bunu belirtmiyordu.

Tam bu sıralarda, kendisinin 2010’un 5 Eylül’ünde de (Ankara’da, referandumda boykot için yapılan gösteri yürüyüşünde) şunları söylediğini öğrendik:

“Şimdi de Hrant’ın arkadaşları ‘yetmez ama evet’ diyerek Hrant’ı bir kez daha öldürüyorlar.”

Böylece anladık ki, Birdal bu söylemi uzun süre önce kurmuş, benimsemiş, tekrarlıyor. Bunca zaman arkadaş bildiğimiz bir kişinin, başka bir alandaki siyasî mücadeleye Hrant’ı malzeme, bizi de hakaret edilerek üstünden alkış toplanacak hedefler haline getirmiş olabileceğine mecburen inanmak zorunda kaldık.

Sözkonusu kişi Akın Birdal olduğu için, kendi kendimize, onun davranışına mazeretler bulmaya çalışırken, o bazılarımızla yeniden görüştü. Sanıyoruz hayal kırıklığımızın giderek içten bir tepkiye dönüştüğünü fark etti ve bir açıklama daha yaptı. Birdal, bizi hem kıran hem töhmet altında bırakan hem de gerçekle ilişkisi olmayan sözlerini tekzip etmek yerine yanlarına yenilerini kattı. Şöyle dedi:

“12 Eylül sonrası AKP’nin tutumunda bir değişiklik olmaması üzerine Hrant’ın kimi arkadaşları, bu tutumun özeleştirisini yaparak düzeltmişlerdir.”

Belirttiğimiz üzre, “Hrant’ın Arkadaşları” adı altında yukarıda saydığımız faaliyetleri yürütenlerden hiçbiri, referandum veya başka bir siyasî konuyla Hrant Dink cinayeti arasında bağlantı kuran herhangi bir sözü hiçbir yerde hiçbir zaman etmedi. Referandumdan sonra herhangi bir nedenle “özeleştiri” yapıp tutumunu düzeltme gereği duyacak hiç kimse, dolayısıyla, aramızda yok. Böyle bir özeleştirinin kimler tarafından nerede nasıl yapıldığına dair bilgimiz de yok.

Üstelik, aramızda, Birdal’ın gayet tehlikeli biçimde kapı açtığı gibi bir ayrım da yok. Çünkü biz arkadaşımız için adalet arıyoruz ve siyasî konularda toplanıp ortak karar alan örgütlü bir mekanizma değiliz. Aramızda çıkan tartışmalar, yapılacak faaliyetlerin yer-zaman mevzularına, sloganlara vs. dairdir; sonuçta bir şekilde anlaşıyoruz ya da çoğunluğun dediği oluyor. Herhangi birimizin referandumda ne oy verdiğiyle uzaktan yakından alâkamız da yok. Fakat adalet duygusunun zaten yerlerde süründüğü bir ülkede, adalet mücadelesi yürüten insanların birbirlerine yaptığı haksızlık ve gündelik hayatın olağan parçası haline gelmiş vicdansızlık konularıyla fazlasıyla ilgiliyiz.

Akın Birdal’ın bütün bunlara niye yolaçtığına dair tahminlerimiz var, ama düşünebildiklerimize kendimiz inanmak istemiyoruz. Dört yıldır, birbirimizin gözyaşlarını silerek, öfkesini bastırarak, sırtını sıvazlayarak sürdürmeye çalıştığımız bu mücadelede, güvenle sırtımızı verdiğimiz insanlardan çelme yeyip yüzüstü yere kapaklanmamız, orada yatıp kalacağımız anlamına gelmiyor. Böylece, adaletsizliğe karşı mücadele için, hiçbir siyasî hesaba kurban edilmeyecek, sağlam bir adalet duygusunun önce kendi ruhlarımızda kök salması gereğini bir defa daha idrak etmiş olduk.

Kaynak: SesOnline, İstanbul, 08 Şubat 2011 22:41

Meraklısına