2. TEKLİFLER
1. – Saruhan Mebusu Refik Şevket Bey ve arkadaşlarının, 23 Nisanın idi millî addi hakkında teklifi kanunisi (2/291)
REİS – Efendiler, hakkın zulme, ceberruta karşı galebesini tecelli ettiren ve Şark tarihi siyasetinde mühim bir inkılâbın müteşebbisi olan Meclisi âliniz bugün senei devriyei içtimaisini ikmal etmiş oluyor. Bu münasebetle 23 Nisanın iydi millî olarak kabul edilmesi yolunda rüfeka tarafından verilmiş iki takrir vardır. Şimdi okunacaktır.
Büyük Millet Meclisi Riyaseti Celilesine
Ulvi ve mübarek tarihi millîye mebde olan 23 Nisan gününün âyadı milliyeden addindeki isabet ve zaruret Heyeti Celilelerinin malûmudur. Meclisin ikinci senei küşadının ilk günü olan bu yevmi mübecceli hâtırai millette aleddevam yaşatmak için, âtideki kanunun kabulünü ve bugün başka hiçbir madde müzakere edilmiyerek kabulünde herkesin müttefik bulunduğu bu esasın encümenlere gitmesinden sarfınazar olunarak hemen bu Celsede ve müstacelen kabulünü teklif eyleriz.
Teklifi kanuni
MADDE 1. — Türkiye Büyük Millet Meclisinin ilk yevmi küşadı olan 23 Nisan âyadı millîyedendir.
MADDE 2. — Tarihi kabulünden muteber olan işbu kanunun icrasına Büyük Millet Meclisi memurdur.
Saruhan: Refik Şevket
Sinob: Hakkı Hâmi
Sinob: Mehmet Şevket
Karahisarı Sahip: Mehmet Şükrü
Canik: Mehmet
Konya: Refik
Genç: Fikri
Bitlis: Arif
Hakkâri: Mazhar Müfit
Siverek: Mustafa Lûtfi
Bitlis: Sadullah
Ergani: Mehmet Emin
3. — TAKRİRLER
1. — İçel Mebusu Şevki Beyin, 23 Nisanın îdi millî ittihaz olunmasına dair takriri
REİS — Yine aynı mealde İçel Mebusu Şevki Beyin takriri vardır.
Büyük Millet. Meclisi Riyaseti Celilesine
Bekayi hakkı hayat ve istiklâlimiz için Türk Milletinin mücadele eylediği inkılâbı azîme tesadüf eden 23 Nisan 1337 tarihine müsadif olan günde Büyük Millet Meclisi teşekkül ederek mukadderatı millete vâzıulyed bulunduğu bir yevmi mesadet olduğundan kulubu millette tebcil edilmesi için tarihi mezkûrun eyyamı resmiyeden madut bir yevmiîd olmasını teklif ederim.
23.IV.1337
İçel Mebusu
Şevki
Teklifi kanuni:
Yirmi üç Nisan tarihi îydi millîdir.
REİS — Şimdi okunan takririn müsateeliyetle ruznameye alınmasını kabul edenler el kaldırsın… Müstaceliyet karariyle ruznamemize ithal edildi. Bu teklif hakkında söz istiyen varsa söz vereyim.
VEHBÎ Ef. (Konya) — Efendim gayei millîmizin husulüne mukaddime addolunan bugün, hakikaten bizim milletimiz için bir mübeccel gün olacaktır. (İnşallah, sadaları) Fakat hakiki gayemize vâsıl olduğumuz düşmanlarımıza tamamen kuvvetimizi gösterip bilhassa İzmir’e, o mübarek Bayrağımızı diktiğimiz günde (O da başka bir gün, sadaları), (Bursa’ya, sesleri) İzmir’e vardıktan sonra hepsi onların içinde dâhildir. Efendiler, bu gibi bayramlar milletin kalbinden doğar. Zâhirde nümayişle bayram olmaz. Ve zâhirde nümayişle milletin kuvvei mâneviyesini teyidetmek, takviye etmek istersek efendiler, bunlar ârızdir. Bunlarla takviye olunmaz rica ederim. İçinizde bir tane Hıristiyan yoktur. Ezanı Muhammedi okunuyor da katiyen mübalât etmiyoruz. Eğer milletin kuvvetini tezyidetmek, itikadını yükseltmek istersek milleti itikat noktasından yukarı kaldırmak çaresine bakalım.
YAHYA GALİP B. (Kırşehir) — O başka efendim.
VEHBİ Ef. (Devamla) — Nasıl başka? Bu gibi nümayişlere itibar olunmaz ve bu bapta yapılacak bir şey yoktur. Milletimiz gayei millîyesini tamamiyle istihsal ettiği gün kalbinde hakiki bir bayram yaşatır… Her ferdinin kalbinde bugün bayramdır. Rica ederim, böyle kanuna ne ihtiyaç vardır?
FEYZİ Ef. (Malatya) — Geçen sene sekiz saatlik yerde harb oluyordu. Biz burada müteessiren oturuyorduk Hamdolsun bu sene askerlerimiz daha ileri gitmiştir.
VEHBİ Ef. (Konya) — Efendiler bayram, nümayiş bir şey yapmaz. Söyliyeceğim budur efendiler.
FEYZİ Ef. (Malatya) — Mukaddes günleri takdir etmezsek o günlerin kıymeti kalmaz.
YAHYA GALİP B. (Kırşehir) — Malûmuâlileri herkes düşüncesine göre söz söyler. Fakat Hoca Vehbi Efendi hiçbir vakit doğru düşünmüyor. – müsaadenizle söyliyeceğim – (Gürültüler) Eğer sizin fikrinizi bu millet taşımış olsaydı, bu Meclis toplanmazdı. Bu, öyle bir îydi millî ki, bunun üzerinde hiçbir bayram tasavvur edilmez. Hakkalinsaf düşünmeli. Bugün o gündür ki: Burada Meclisi Âliniz teşekkül etmişti. İşte millet fellâh ve saadet beratını o gün almıştır. Ve İnşallah bu ilâ nihaye devam edecek, İzmir’i de alacağız, onun için de, bir gün, yapacağız. Bursa’yı da alacağız. Onun için de bir gün, yapacağız. Ne ziyanı vardır hoca efendi? Maahaza iyice düşünmek lâzımgelir. Evet Millet bugün mesuttur. Siz bir kanun yapıyorsunuz. Yapsanız da mesuttur. Yapmasanız da mesuttur.
Fakat yaparsanız ne olur. Hoca efendi hazretleri, bu günü semadaki melekler bile tebcil ediyor, siz ne için tebcil etmek istemiyorsunuz? İnsaf etmek lâzımgelir. İnsaf, insaf. Hoca efendi müsaade et. Sizi buraya gönderenler İngilizler idi. Siz buraya kendiliğinizden gelmediniz. (Gürültüler)
REİS — Rica ederim, Yahya Galip Bey sözünüzü geri alınız. (Gürültüler, patırtılar)
YAHYA GALİP B. (Devamla) — Bu bir hakikattir, efendim. Efendi hazretleri buraya İngilizlerin vasıtasiyle ve aynı zamanda treni mahsusla gelmişti.
HAMDİ NAMIK B. (İzmit) — Ben de şahidim.
TUNALI HİLMİ (Bolu) — Evet İngilizler göndermiştir. (Şiddetli gürültüler)
REİS — Sözünüzü geri alınız, Yahya Galip Bey.
YAHYA GALİP B. (Devamla) — Pekâlâ geri aldım. Daha var, efendim, merak etmeyiniz. Milleti ıslah etmek için… (Patırtılar)
REİS — Yahya Galip Bey, sadede giriniz.
YAHYA GALİP B. (Devamla) — Ne patırtı ediyorsunuz efendiler? Benim sözümü dinlemeye mecbursunuz. Ben kimseyi tahkir etmiyorum. Beyefendiler rica ederim ne vakit böyle îydi millî olur? Memleketin meserretli anları olur, bunun içine ahlâkı islâmiye sokarlar. Biz bunu temenni ederiz ki, ahlâkı islâmiye tamamiyle tecelli etsin. Bunda noksan hareket eden varsa şeriatin göstermiş olduğu tarik dairesinde bunlar da tedibedilsin. Binaenaleyh her gün, her fırsattan bilistifade temcit plâvı gibi bunu sövlemekten ne çıkar? Ben anlamıyorum. (Emri bilmâruf neyhi anilmünker) kaidesine riayet üzerimize vacip ise ulema üzerine de farzdır. Bunu ifa ettikten sonra kimseye söz söylemeye hacet kalmaz ki…
İKTİSAT VEKİLİ MAHMUT CELÂL B. (Saruhan) — Bendeniz lâyihai kanuniye okununca Meclisin içtimama saik olan hakiki vaziyeti gözümün önünden geçirdim. Ve ondan evvel bir an için mütarekenin akdi tarihine kadar icrayı nazar eyledim. Orada gördüm ki, mütarekenin akdi anından itibaren milletin hayatına, milletin namusuna, milletin mukaddesatına tecavüz edilmiş ve orada müslüman âlemi bu tecavüzle esir edilmek istenilmişti. Anadoluda zuhur eden bir kuvvet; bütün âlemi İslâmm pişvası olan Anadolu, hakkı istiklâline mazhar olacaktır, esaret mukarrer değildir, demiştir. Ve İstanbul’da Meclisi Millînin içtimai o kuvvetle temin edilmiştir. Bendeniz o Meclisi Millîde âza olarak bulunanlardan âciz birisiyim. (Orada müntehiplerimin derdini, elemlerini dökmek için bugün dahi devam eden İzmir fecayiini, orada tasavvur ettiğim zamanda İngiliz sansürünün ve halk namına sadayi şikâyetin dahi çıkartmadığını görmüş ve şahit olmuştum.
İstanbul’daki Meclisi Millînin İslâm alemindeki hukukunu müdafaa etmek için böyle sadaları boğduğu zamanda efendiler İzmir ağlarken, İstanbul dahi ayni fecaiye 16 Mart tarihinde duçar oldu. Bütün beşeriyetin hain ve rezil düşmanı olan İngilizler son makamı hilâfete dahi taarruz ettiler. Papas (Fru) isminde bir casus maalesef Sultan Osman namı mübarekeine intisabetrniş olan bugünkü padişahı avucunun içine almış…
NEŞET B. (İstanbul) — O da onun gibidir. Kahrolsun.
MAHMUT CELÂL B. (Devamla) — Efendiler, her hakikati açık olarak söylemek zamanı gelmiştir. O vasıta ile bütün âlemi islâmın raptı kalb eylediği o büyük payitaht salibiyyun tarafından esir edilmek istenildi. İstanbul’da bulunanlar hatırlar ki, 16 mart günü bütün caddelerde Düveli İtilâfiyenin askerleri mümayiş yapıyor, bütün diritnavutları mukaddes camilere doğru topu çevirmiş, tayyareleri bütün İstanbul’un âfakında cevelân ediyor, memleketimize karşı kalben merbut olanlar ağlıyor, düşmanlarımız seviniyordu. Bu vaziyet karşısında bunu da itiraf etmeliyiz ki, efendiler, milletimizin bir kısmı istikbalden dahi ümidini kesmek üzere bulunuyorlardı. Fakat bir kısmının kalbinde şulei ümit ile bütün âlemi İslâmm kurtulacağı, ilelebet mesut olacağı temenniyatı parlıyordu. (Alkışlar) Ve o gün dahi âzmi ve kuvveti inkisara uğramıyanlara karşı büyük bir ümitle rabtı kalb edenler bütün âlemi beşeriyete karşı bağırdılar: Biz esareti sureti katiyede reddediyoruz, müstakil olarak yaşadık ve yaşıyacağız; bu bizim hakkımızdır, dediler (Alkışlar)
Rica ederim bu, bütün İslâmlar için büyük bir gün değil midir? (Hay hay sesleri) O halde bugünün lâyık olduğu mevkii tebcil hakkında fazla söylemiyeceğim (Bravo, Celâl Bey sesleri)
ALÎ ŞÜKRÜ B. (Trabzon) — Efendiler hissiyatınız gergin olduğu için rica ederim, bendenizi sükûnetle dinliyeceksiniz. Arkadaşlarımızın bir kısmı bugünü memleket için bir millî bayram yapmak istiyor. Bunların içtihadını ve bugünün büyüklüğünü hepimiz tasdik ederiz. Yalnız zannediyorum ki, umumun, hiç olmazsa bir sakaf altında bulunan ve aynı gayeye doğru yürüyen kimselerin takdir ettiği bir gün bayram olur. Hattâ umum milletin takdir ve tasvibettiği bir gün bayram olur. Bugünün kıymeti yoktur demek istemiyorum. Bunun kıymeti çoktur. Bugünün kıymeti gayet büyük ve gayet mübecceldir. Fakat biz buraya toplandık. Bizi İngilizler gönderdi. Onu kabul ediyorum. Beyefendinin sözü ile..
YAHYA GALİP B. (Kırşehir) — Zahir olan bir şey inkâr olunamaz. Ben Vehbi Efendiye söyledim, size söylemiyorum.
ALİ ŞÜKRÜ B. (Devamla) — Müsaade buyurunuz, rica ederim. Vehbi Efendi ve rüfekâyi kiramı, milletin müntehipleri tarafından buraya gönderilmişlerdir.
REİS — O mesele kapanmıştır. Rica ederim tekrar açmayınız efendim.
ALİ ŞÜKRÜ B. (Devamla) — Efendiler bakınız ne diyorum? (Gürültüler) dinlemiyorsunuz ki, rica ederim.
REİS — Sözünü geri aldı. Mesele kapanmıştır.
ALİ ŞÜKRÜ B. (Devamla) — Buraya herkesi millet göndermiştir ve herkes burada vazifei vataniyesini ifa edecektir. Daha zannediyorum ki, biz mücahedemizin bidayetindeyiz. Boynumuza takılmak istenilen esaret halkasını atmak istiyoruz, ve atacağız. Fakat bugün mü? Yarın mı? Bir sene sonra mı? Onu Allah bilir.
Sonra buraya toplanan bizlerin yapacağı pek çok işler vardır. İşi umum millet yaptığı halde o muvaffakiyet doğrudan doğruya bize mi aittir? Meselâ bir ordunun muvaffakiyeti bir kumandana ait mi olacak? Meclis kendi kendine; ben şu işi yaptım, 23 Nisanda burada toplandığım gün için bugünü bayram yapıyorum, bugünü siz de bayram yapın demek muvafık değildir; zannediyorum.
FEYZİ Ef. (Malatya) — Pek yanlış söylüyorsunuz.
ALİ ŞÜKRÜ B. (Devamla) — Benim içtihadım yanlış ise, gelir söylersiniz,
Efendiler; bunu millet esaretten kurtulup İstanbul’a kavuştuğu, Edirne’sine, İzmir’ine kavuştuğu, Bursa’sına kavuştuğu zaman kendisi yapacaktır. Bizi bu muzafferiyetlere, bu muvaffakiyetlere nail eden 23 Nisanda şurada toplayan millettir. Bunu millet yapacaktır. Millet kadirşinastır. Kendimiz bunu teklif etmek muvafık değildir. Kendi kendimize teselliden başka bir şey değildir.
Sonra efendiler; önümüzde, gayet haternâk, fakat ümitsiz değil, yürüyecek yollarımız vardır, ve bu yolları inşallah azimkârane katedeceğiz ve yürüyeceğiz, fakat rica ederim hissiyat ile uğraşmıyalım. Birtakım hissî tezahürat ile vakit geçirmiyelim. Yapacağımız işler pek çoktur. Bütçelerimizi henüz tastik etmedik. Bugün mühendisler, kondoktorlar para alıyorlar. Fakat iş görmüyorlar. Biz burada bütçeyi yaparak onlara iş gördürelim. Hepimizin vazifesi budur.
Bunu; son gayenin istihsali gününe bırakalım ve millet kendi kendine bizi ve mukaddes gayesine vâsıl eden burada toplandığımız günü tebcil etsin ve şenlik yapsın.
MUHİTTİN BAHA B. (Bursa) — Efendim, 22 Nisan ile 23 Nisan arasındaki farkı düşünmek bugünün millî bir îyd günü olup olmadığına dair katî karar vermek için iyi bir vesile olmuştur.
22 Nisanda bize hıyanet etmiş, Makamı Âlii Hilâfet ve Saltanata tasallut etmiş bir adam ve onun avenesi vardı. Millet başsızdı. Hariçteki hükümetler, milleti kurtarmak için öne atılan, ortaya atılan kimselere, kahramanlara âsi diyorlardı, mevki kapmak için ortaya atılmış birtakım adamlar, diyorlardı. Binaenaleyh, milletin başında kimse yoktu. Millet resmen tanınmış bir Hükümete malik değildi. Herkes bu işin ne olacağı hakkında kendi kendine düşünüyor, ağlıyor ve birbirleriyle dertleniyorlardı. Kim gelip de bu milleti kurtaracak, diye herkes için için ağlıyordu. 23 Nisanda milletvekillerini gönderdi ve o vekiller burada toplanarak milletin hissiyatına, efkârına tercüman oldular. Hiçbir zaman milletin heyeti umumiyesine dair söz söylemiyen millet burada 23 Nisanda ilk sözünü söyledi. Ve bu dâvayı millîye atıldı, efendiler; yapacağı şeyleri takrir etti ve bir seneden beri bunları yapmıştır. Yoktan bir ordu çıkardı. Dağılan milleti bir araya topladı. Milletin başına musallat olan Halifeyi orada yalnız bıraktı. Müslüman âlemini ve halkın buraya raptetti. Bir Müslüman Hükümeti sefirini buraya gönderdi. (Alkışlar) Evvelki gün onu buraya getirdik. Bütün İslâm âleminin nazarı ümit ve âmalini bu Meclise ve bu Anavatana raptetti.
Binaenaleyh, yalnız Türklerin, yalnız Anadolu’nun değil, bütün islâm âleminin hayatını, istikbalini kurtaracak bir milletin temellerini 23 Nisanda attı, efendiler; (Bravo sesleri ve alkışlar)
Efendiler; geçen seneye bakarsanız bu bir sene bizim değil, bizi buraya gönderenlerin göğüslerini kabartacak bir fahirdir. Biz, bugünü yevmi millî addetmekle şerefi kendimize hasretmiyoruz. Biz ne yaptık? Yapan millettir. Biz vazifei vekâletimizi lâzımolduğu gibi yapmak suretiyle müvekkillerimizin huzuruna çıkıp da mahcubolmazsak bizim için medarı iftihar olacak budur. Fakat bugünü yevmi millî yapmak şerefi, bugünü yevmi millî tanımak şerefi millete aittir. Ben hiçbir zaman bu kürsüden bir mebus ağzından işitmek istemezdim ki; daha bir şey yapmadık, neticemize vâsıl olmadık. Neticemizin ne olacağını ne biliyoruz?
Biliyoruz efendiler, neticemiz muzaffer olmaktır. Binaenaleyh ya muzaffer olmaktır veya ölmektir. Fakat ölmiyeceğiz. ölmiyeceğimizi ispat ettik. Ve daha da edeceğiz. Yoktan ordular çıkardınız. Tırnaklariyle silâhlar yapan ameleler vücuda getirdiniz. Sanatkâr olmıyan bu memlekette ve fabrikaları olmıyan bu memlekette fabrikalar varmış gibi âsarı fevkalâde vücuda getirdiniz. Yemin ettiniz. Efendiler; muzaffer olacaksınız, muzaffer olacaksınız. Binaenaleyh bu millî bayramı üç sene sonraya tehire lüzum yoktur. Bu günden itibaren âleme ilân edeceksiniz. Diyeçeksiniz ki: Bir seneden ‘beri yaptığımız şeyler meydandadır. Binaenaleyh 23 Nisan günü, bu milletin, hür ve müstakil Anadolu’nun müebbeten millî bir bayramıdır. (Müzakere kâfi, takrirler okunsun, sesleri)
MÜFİD Ef. (Kırşehir) — Bugünün 23 Nisan olduğu güne müsadif olması ve muhterem arkadaşlarım bu kürsünün bir içtihat kürsüsü olması münasebetiyle bu kürsüye çıkıp söz söyliyen arkadaşların içtihadı hata bile olsa müsab üzere kabul edilmelidir. Bugün katiyen ve katıbeten mütehassıs olmak lüzumu yoktur. Ancak arz edeceğim bir nokta vardır ki; bu nokta buraya 23 Nisanda içtima eden ve Büyük Millet Meclisini teşkil eden muhterem âza karar verdi ki: Bu millet istiklâlini inayeti bâri ve imdadı Peygamberiyle kurtaracak, binaenaleyh bunu kurtarmadıkça dağ başında bir ferdi kalasıya kadar çalışacaktır, dedi. Bu suretle istiklâli millîsini kurtarmış oldu, efendiler; (Alkışlar). Bu suretle Kuranı Kerimde buyuruyor ki: Habibim her bir mesele hakkında meşveret ettikten sonra, o meselei meşveretin icrasına da karar verdikten sonra Allaha mütevekkil olarak yürü, Allah seninle beraberdir. Biz bu kararı burada müttehiden ve müttefikan verdik, biz bu azmimizden dönmiyeceğiz. işte bu, muvaffak olduğumuza bir beraati istihlâldir. Efendiler; bugünün bir îydi millî olması lâzımdır. Yalnız şu noktayı da arz etmek isterim ki, iki gün evvel Afgan Sefiri Sultan Ahmet Hanı istikbal için gitmiş idim. O zat demişti ki; elli yedi gündür 23 Nisana yetişmek için şeddi rahl ederek geliyorum; beni Cenabıhak muvaffak eylediğinden mesrurum ve Afgan ahalii islâ-miyesi de mesrurdur, bu millet de payidar olacaktır; diyor.
İşte îydi millîi İslâm olan bugünü takdis etmeli ve bugünü her bayramdan daha muhterem olarak kabul etmeliyiz, efendiler. (Şiddetli, alkışlar)
REFİK ŞEVKET B. (Saruhan) — Bendeniz Müfit Efendi Hazretlerinin kanaatlerini teşrih eden ve hissiyatımıza tamamen tercüman olan sözünden sonra Heyeti Muhteremenize iki kelime ile maksadımı izah edeceğim.
Efendiler; arkadaşlarla beraber bunun bilittifak kabulünü teklif ettik. Zabıtnamelerimiz mevcut. En ufak meselelerde uzun münakaşalar yaptık. Fakat efendiler hiçbir meseleden dolayı asla ve asla ittihat ve ittifaktan hiçbir zaman ayrılmadık. Bu kubbenin altında ne zaman ki, millete hayat bahşedecek bir mesele mevzuubahsoldu ise hiçbir kimse el kaldırmak zahmetinden kendini esirgemedi. Aynı ümit ve aynı maksat idi ki, koca tarihi ihya etmek şerefini, koca bir tarihi tecdiden yaşatmak vazifesini üzerine alan Meclisimiz bugünü elbette ve elbette takdir ve takdis edecek ve bunu ahfadına yadigâr bırakacaktır. O kanaatle idi ki, Heyeti Celileye bilittifak kabulünü teklif ettim. Bu teklifi kabul etmiyen aramızda bir kimse yok. Yalnız muvaffak olalım, gayemize vâsıl olalım, ondan sonra; deniyor. Efendiler, gayei milliyenin hududu yoktur. (Doğru sesleri) her kim gayei millîyeyi tahdidetmişse o adamın ilmi gayet noksandır.
Biz bütün bu emellere muvaffak olursak, rica ederim, mahdut dairede kalacak mıyız? Gayemizde lâyetenahilikler vardır. Efendiler, rica ederim, gayei millîmizi istihsal için attığımız adımın şerefi hürmetine bunu bir tarihi kutsi ile tesbit etmekle mükellefiz.
Mesele bundan ibarettir, üç gün sonra yeni zaferler, yeni hayatlar karşısında yeni bayramlar yapmamızı kim menedecek?
Sonra, Ali Şükrü Beyin, daha tamamiyle muvaffak olmadık, sözü gayrivâridolmakla beraber çok şeylere muvaffak olduğumuzu unutmıyalım. Efendiler, karşımızda bir Ermenistan’ı imha ettik. Taarruzatını menettik ve bizden ayrılan kardeşlerimizi kendi yuvalarımıza, kendi âşiyanelerimize almakla zaferyâbolduk.
Efendiler, yüreklerimizde zafer azmini öyle bir imanı kavi ile yaşattık ki, bütün bu şereflerin, bütün bu muvaffakiyetlerin ilk mebdei 23 Nisandır. Rica ederim, bunu kabul etmekte ne mâni vardır? Onun için bendeniz bunun müttefikan kabulünde büyük bir fayda mevcudolduğunu zannediyorum ve Heyeti Muhteremeden bu teklifatımın müttefikan kabulünü rica ediyorum.
(Kâfi sesleri) (Devam sesleri)
REFlK B. (Konya) — Efendim, esas mesele lâyıkiyle tenevvür etti. Bendeniz çok söyliyecek değilim. Yalnız bu tarihî ve mühim bir günü idrak ettiğimiz zaman hâtıramda birçok şeyler canlanmıştır. Bendenizden evvel söz alan rüfekayı muhteremem kısmen hissiyatıma tercüman olduğundan kendilerine teşekkür ederim.
Ancak efendiler, muntazam bir tarihe, parlak ve şaşaadar bir hayata malik olan milletimiz hakkında düşmanların bir kanaati vardır. Onlar diyorlar ki; Türk Milleti lâyıkı istiklâl değildir. Efendiler, 23 Nisan tarihinden evvel düşmanlarmızın bizim hakkımızda mütemadiyen söyledikleri bu sözü işte bu muazzam günü idrak etmekle tekzibediyoruz ve bunu bugünün içtimai halletmiştir ve anlatmıştır ki, Türkler asırlardan beri istiklâle sahibolmuş ve o tarihini muhafaza etmiş, kanını akıtmaktan, mevcudiyetini korumak hususunda her fedakârlığı ihtiyardan çekinmemiştir. Efendiler, bugün bu sözü burada söyleten 23 Nisan içtimainin feyyaz neticeleridir, zannederim. Esasen bunda noktai nazar ihtilâfından başka bir mesele yoktur. Bugünün âyadı milliyemizden biri olmak üzere kabulünü rica ederim ve esasen mesele de tenevvür etti. Fazla söz de söylemiyeceğim. (Kâfi, sesleri)
REİS — Müzakereyi kâfi görenler lütfen el kaldırsın. Müzakere kâfi görüldü.
23 Nisanın millî bayram addine dair Kanun
MADDE 1. — Türkiye Büyük Millet Meclisinin ilk yevmi küşadı olan 23 Nisan âyadı milliyedendir.
TUNALI HİLMİ B. (Bolu) — Efendim, millî bayramdır. Türkçe olsun.
REİS — Efendim, reyinize arz ediyorum.
ABDÜLKADÎR KEMALİ B. (Kastamonu) — Efendim, millî bayram olsun.
REİS — Efendim, millî bayram şeklinde tashihat teklif olunuyor.
Maddeyi, a’yadı millîyedendir (Millî bayramlardır) şeklinde kabul edenler lütfen el kaldırsın. Kabul edildi, efendim.
MADDE 2. — Tarihi kabulünden muteber olan işbu kanunun icrasına Büyük Millet Meclisi memurdur.
REİS — Kabul edenler, lütfen el kaldırsın. Kabul edildi. Heyeti umumiyesini kabul edenler, lütfen el kaldırsın. Kabul edildi.
Efendim, şimdi kabul ettiğiniz kanun mucibince Pazartesi günü içtima edilmek üzere celseyi tatil ediyorum.
23.4.1337 (1921)
T.B.M.M. Matbaası