Gökhan Kaya

Üşenmedim, sıkılırım demedim ‘Devrimden sonra’ filmine gittim. Sırf meraktan biraz da beni şaşırtır, hiç beklemiyordum vallaha, ne film yapmışlar dedirtir diye! Netekim şaşırtmadı. Öyle bir buçuk saat boyunca kısa TKP reklam cıngıllarından, skeçlerinden oluşan bir ‘şey’ izledik. Köyde geçen ilk skeç dışında mizah yeteneğinden yoksun, sıkıcı ve didaktik bir ‘sosyalizm’ propaganda filmi idi.

Filmin adından anlaşılacağı gibi Devrim olmuş, iktidar alınmış; ama halkımızın hiçbir şeyden haberi yok: Köylüler katılmamış, komitenin kendi köylerine gelmesini bekliyor; İşçiler katılmamış, komite gelip fabrikaya el koyduktan sonra Allah Allah ne olacak ki şimdi diyorlar, emekliler, askerler filan da yok… Bir öğrenciler var, onlar da iktidara destek eylemi yapıyorlar. İnsanın sorası geliyor uşağum o yok bu yok bu devrimi kimler yaptı, tepeden paraşütle mi indi devrim?

TKP’liler ne yapıyor bu arada; onlar için ‘Devrimden sonra’ da pek bir şey değişmiyor, yine sokakta gazete satmaya devam ediyorlar! Kardeşim devrim oldu en azından gidip TRT’ye el koymuşunuzdur değil mi? Çocuklara bu soğukta gazete sattırmayın, oradan yapın propagandanızı bari!

Hee tabi bir de bildiğimiz kadife ceketli erkekler ve kolları kırmızı kurdelalı kadınlar var; Bu fabrikaya, oraya buraya halk adına el koyduk, yaşasın sosyalist iktidarımız diye bağıran. TKP’lilerin işi bağırarak halka halk adına her şeye el koyduklarını bildirmek yani.

Devrimden sonra vatandaşa ha bire posta filan gidiyor; haklarınızı bilin hukukunuzu bilin, şunu değiştirdik, bunu değiştirdik diye. Halkımız da evinde sakin sakın oturup yemek yerken –yalnız her skeçde duvara dayalı bir yarım yemek masasında geçiyor bu konuşmalar-, du bakim ne olacak diyor.

Halkla, Komünistler arasındaki ilişki film boyunca temel bir rol bölüşümü ile gerçekleşiyor: Parti öğretmen halk öğrenci, Parti denetiminde bir iktidar değişikliği gerçekleşmiş, sonra da parti halka ha bire öğretip duruyor, bu oldukça eşitsiz ilişki, panelist dinleyici öğretmen öğrenci ilişkisi hiç değişmiyor. İnsan hiç yoktan fabrikada; örgütlenmiş kendi temsilcilerini seçmiş, patronu başından atmış işçilerin bir sahnesini, devrim coşkusunu bekliyor. Bu devrimi işçiler de yapmayacaksa kim yapacak, yoksa TKP devrimin seçimle olacağını filan mı düşünüyor!

Filmden çıkınca düşündüm, Sinan Çetin’e devrimcileri karalayan bir propaganda filmi yap desen böylesini çekerdi herhalde, altına da eklerdi, “Halkım işte devrim olursa sizin burjuva düzenindeki kadar bile söz söyleme, yönetime katılma hakkınız olmayacak, bütün doğrular ve seçimler partinin tekelinde olduğu için size sadece bu doğruları öğrenmek kalacak “ diye.

Filmin oldukça sıkıcı ve çekilmez olması bir yana, halkımıza kapitalizmin alternatifi olarak bir Sovyetler Birliği karikatürü sunması bütün sosyalistler için maalesef talihsizlik olmuş.

Kaynak: KaçakHaber