August Blanqui
Artık, ‘93’te değiliz! 1848’deyiz.
Üç renkli bayrak, artık Cumhuriyet’in değil. O Luis-Philippe’nin ve monarşinin bayrağı.
Transnonain sokaklarındaki, Saint-Etienne ve de Vaise varoşlarındaki katliamlara önderlik eden o bayraktı. O bayrak, 20 defa işçilerin kanıyla yıkandı.
Halk, ’48 barikatlarında kızıl renkleri yükseltti, tıpkı 1832 Haziranı’nda, 1834 Nisanı’nda (1) ve 1839 Mayısı’nda olduğu gibi. Onlar hem yenilginin hem de zaferin çifte takdisiyle kutsandı. Bu günden itibaren, bu renkler onların.
Daha dün, onlar binalarımızın önlerinde şanlı bir geçit törenindeydiler.
Bugünkü tepki, alçakça onlara iftira atıyor ve iftiralarla lekelemeye cüret ediyor.
Bunun bir kan bayrağı olduğu söyleniyor. Bayrak sadece, onu halkın bir değeri yapan şehitlerin kanıyla kırmızı.
Onun düşüşü, halka bir hakaret, ölümün bir saygısızlığı. Ulusal Muhafızların bayrağı, onların mezarlarını gölgeleyecek.
Tepki zaten ortaya serildi. O ancak kendi şiddetiyle onaylanabilir. Sokaklarda boş boş gezen kraliyet hizipleri, aşağılıyor ve tehdit ediyor, vatandaşların yakalarındaki kızıl renkleri yırtıyor.
İşçiler! Bu düşen sizin bayrağınız. Gerekli özeni gösterin! Cumhuriyet, onu takip etmeyi ertelemeyecek.
(1) – Louis-Philippe rejimine karşı başlayan ve kanlı bir şekilde bastırılan 13 – 14 Nisan 1834 isyanlarına göndermede bulunuluyor