[Sesonline] İSTANBUL- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Taxim Hill Otel’de ‘1 Mayıs’77 katliamı’ üzerine başlatılan ve geri planında ‘yeniden tarih yazımına’ yönelik girişim olduğu ileri sürülen iddialarla ilgili, dönemin tanıklarının konuştuğu bir toplantı düzenledi. “Kontrgerillanın sözcülüğünü yapanlar, tarihi karartamayacak /

 1 Mayıs’77 suçluları yargılansın!” yazılı pankartın asılı olduğu salonda gerçekleştirilen toplantıya dönemin tanıklarından Fotoğrafçı Coşkun Aral, olayla ilgili açılan davanın duruşma savcısı Çetin Yetkin, Gazeteci Şükran Soner, 1977 1 Mayıs Tertip Komitesi Başkanı ve dönemin DİSK Genel Sekreteri Mehmet Karaca, Dönemin DİSK Hukuk Dairesi Müdürü Müşir Kaya Canpolat, dönemin Tekstil- İş Sendikasından Süleyman Çelebi, Dönemin DİSK, Bank-Sen’inde uzman Fahri Aral, dönemin DİSK/Sosyal-İş temsilcisi Mehmet Atay da katıldı. Toplantıda konuşan 1 Mayıs 1977’de yaşanan katliamla ilgili açılan davada duruşma savcısı olarak görev yapan Çetin Yetkin, “katliamın gerçekleştiği dönemde Milliyetçi Cephe (MC) hükümetinin iktidarda olduğunu” ve şimdilerde ileri sürüldüğü gibi “eğer ‘sol içi bir çatışmadan’ ötürü katliamın meydana gelmiş olması söz konusu olsa, ilk iddianameyi hazırlayan savcı iddianamesinde, ‘olayın gerçek tertipçilerini tarihe havale’ eder miydi” dedi.

DİSK GENEL BAŞKANI: “SOLUN TARİHİNİ TAHRİF ETMEYE ÇALIŞIYORLAR”

Toplantının açılış konuşmasını yapan DİSK Genel Başkanı Erol Ekici; “1 Mayıs 1977’de Taksim’de yaşanlara ilişkin Halil Berktay’ın bugünkü çabalarının geçmişte bu katliamı karartmaya yönelik olarak egemen çevrelerce tekrarlanılan ve hiçbir somut belgeye dayanmayan iddiaların gelişi güzel yeniden istif edilerek bugünkü iktidar yanlısı çevrelerin solun geçmişini itibarsızlaştırma çabalarının bir devamı olarak ortaya çıktığı ortadadır. Bizce bu saçma sapan iddialar solun tarihini tahrif ederek yeniden yazma girişiminden başka bir şey değildir. Medya olanakları da kullanarak topluma empoze etmeye çalıştıkları saçmalıklar yıllardan beridir siyasal iktidarların yaptığı gibi solun itibarsızlaştırılması ve gözden düşürülmesi politikalarıdır. Halil Berktay gibi kişilerin solun elbette DİSK’in geçmişi hakkında söylediklerinin bizim açımızdan hiçbir değeri yoktur.

Vicdanı olmayanlardan gerçekleri söylemesini beklemek gibi bir yanılgıya düşmeyecek kadar tarihsel acılara sahibiz. Yanıt verme ihtiyacı hissetmemizin tek nedeni topluma ve tarihe karşı olan sorumluluklarımızdır” dedi.

Katliamdan sorumlu olanları yargı önünde çıkarana kadar mücadeleye devam edeceklerini sözlerine ekleyen Ekici, “1 Mayıs katliamı hiçbir tartışma götürmeyecek şekilde kontgerillanın o günkü süreçte gerçekleştirdiği bir katliamdır” dedi.

SAVCI YETKİN: “İKTİDARDA MC HÜKÜMETİ VARDI, SOL İÇİ ÇATIŞMA İDDİASINI ONLAR BİLE DAVAYA KONU EDEMEDİ”

1 Mayıs 1977’de yaşanan olayla ilgili açılan davada duruşma savcısı olarak görev yapan Çetin Yetkin, “Dosyaya baktığımız zaman bu olayın sol gruplar arasındaki bir çatışma olmadığını gösteren yüzlerce kesin delil vardı” dedi. Yetkin, “En önemlisi bu olayın soruşturması yapılmadı. Şimdi olay oluyor 28 gün sonra iddianame veriliyor. Yüzlerce ifade alınmış. O kadar ki ateşli silahla öldürülmüş 5 kişi var, ateşli silah ile öldürücü bölgelerden yaralanmış 35 kişi var. Elde tabancayla yakalanmış sanıklar, ele geçirilmiş silahlar, kovanlar var. En basitinden önce eldeki silahlarla, cesetlerden çıkan mermilerin ekspertiz raporları karşılaştırılır. Adama dava açıyorsunuz elde silah var, silahla öldürülmüş adam var. Ama bunun karşılaştırması bile yok” dedi. Savcı Yetkin, ayrıca, Sular İdaresi üzerinde çekilmiş eli silahlı polislerin fotoğrafının çok yanlış şekilde kamuoyuna sunulduğunu, o fotoğrafın alana silahla ateş açanların değil, çok sonra Sular İdaresi üzerine çıkanlara ait olduğunu”, o fotoğrafın çekilme saatinin bile kayıtlarda bulunduğunu, “fotoğrafın olay anından çok sonra Saat: 19.40 civarında çekildiğini” vurgulayarak, servis edilen o fotoğrafta görünenlerin değil, belgelerde Sular İdaresi üzerinden alana çok önceden ateş açanların varlığını görgü tanıklarının ifadeleri ve polis kayıtları ile sabit olduğunun” altını çizdi.

Savcı Yetkin, “katliamın gerçekleştiği dönemde Milliyetçi Cephe (MC) hükümetinin iktidarda olduğunu” ve şimdilerde ileri sürüldüğü gibi “eğer sol içi bir çatışmadan ötürü katliamın meydana gelmiş olması söz konusu olsa, ilk iddianameyi hazırlayan savcı iddianamesinde, ‘olayın gerçek tertipçilerini tarihe havale’ eder miydi” dedi.

“BEN DE 1 MAYIS’IN MAĞDURUYUM, ÇÜNKÜ BENİ DE HEMEN GÖREVDEN ALIVERDİLER O DÖNEMDE…”

Olaya tanıklık eden insanların olduğunu söyleyen Yetkin, “Tanıklar çok kesin şeyler söylüyorlar. Bu tanıkların ifadelerine rağmen olayın üzerine gidilmiyor. Somut bir örnek, Sular İdaresi’nin 28 yıldır makinisti var o sırada… İhsan Demirören. Bunun ifadesi var, diyor ki; ’Böyle bir toplantı Taksim’de yapılacağı vakit her zaman askeri yetkililer gelir burada kontol olur ve olay bitinciye kadar burada kalırlardı. Ama bu sefer hiç kimse gelmedi. Ancak olay çıktıktan sonra geldiler’ Bunu araştırmak lazım değil mi” dedi.

Yetkin, “Duruşmada bir takım taleplerde bulununca, mesela ekspertiz raporlarını istedim. Soruşturma yapılmak istenmediği için beni de hemen görevden alarak, atıverdiler. O yüzden ben de 1 Mayıs ’ın mağduruyum” diyerek sözlerini tamamladı. Yetkin dönemin soruşturma savcılarının suçluları yakalamak yerine olayı “tarihe havale ederek” dünya yargı tarihine geçtiklerini de sözlerine ekledi.

SÜLEYMAN ÇELEBİ: “HAKİKATLARI ARAŞTIRMA KOMİSYONU KURACAĞIZ” “

Dönemin tanıklarından, şu an CHP Milletvekili olan DİSK eski Genel Başkanı Süleyman çelebi ise şöyle konuştu:

“O gün ben, 1 Mayıs ’a katılan en gençlerinizden bir tanesiydim. Ben kamyonla oraya gelmiştim. Tabi ateş açıldığını net görenlerden birisiyim. Ve ateş açıldı. Sesin oradan geldiğini ilk hissedenlerden birisiyim.”

“Ben dün TBMM’de dün şöyle bir şey önerdim. Darbeler komisyonundayım. Bütün darbelerin araştırlamısını isteyenlerdenim. Arka planının ortaya çıkmasını isteyenlerden bir tanesiyim. Tıpkı Güney Afrika’da, Mandelada olduğu gibi Hakikat Komisyonu gibi çalışılması gerekiyor. Ama önce şöyle bir öneride bulundum, hemen bir yasal düzenleme yapalım burada ifade verecekler bir cezai şarta maruz kalmasınlar. İfade vermeler rahat ve özgür olsun” diye konuştu.

Kaynak: Sesonline