Cemal Süreya

Dilekçe davasında, suç konusu kendisine açıklanan sanık şöyle diyor: “Çok hafif buldum.” Sonra da, o ara duralamış olan zabıt kâtibine dönüyor: “Niçin yazmıyorsunuz?”

Yukarıdaki olay gerçek midir, bilmiyorum. Bir dostundan dinledim. Ama hayatına, gösterdiği etkinliklere, yaptığına bakınca, Rasih Nuri İleri’yi çok iyi açıkladığı kanısı uyanıyor kişide.

Türk solunun sofistike adamı. İnce polemikler yaratığı. Polemik onda parçalı bilginin zırhıdır. Ve şehvet duygusunun uzantısı.

1920’de Cenevre’de doğdu. Şakir Paşa ve Abidin Paşa gibi iki soylu ailenin son dev çocuğu. Ana ve baba soyundan birkaç yakınının adlarını karışık olarak yazalım: Fahrelnisa Zeyd, Nejat Devrim, Abidin Dino, Halikarnas Balıkçısı, Füreya, Aliye Berger, Şirin Devrim… Rasih Nuri bir süre İÜ Fen Fakültesi’ne devam etmiş. Adana Sendikalar Birliği’ni kurmuş. Dr. Şefik Hüsnü’nün “emri” üzerine Yeni Dünya ve Gün dergilerinde çalışmış. Demokrat Parti döneminde kendisine siyaset ve yazı alanlarında görünme olanağı tanınmadığı için imalat ve ticaret işlerinde çalışmış. (Serigraf zanaatının ülkemizde iki kurucusundan biri. Öbür kurucu, Fuat İzer.) 1962’de TİP’e girmiş. Gültepe olaylarında burun kemiği kırılmış. Genel Yönetim Kurulu üyeliğine seçilmiş. Emekçi dergisini çıkarmış. Bu dergide Yön’e karşı savaşmış. 1967’de, Malatya Kongresi’nden sonra partiden atılmış. Demokratik Devrim Derneği’nin kurucusu ve yöneticisi (1968). Devrimci İşçi Birliği Genel Sekreteri (1970). Daha sonra, 1973’te, Haziran Hareketi gizli örgütü yöneticisi olarak tutuklanmış; 17 ay sonra aklanmış. Şimdi? Şimdi aşağıda da belirtileceği gibi, “tarihçi”. 15 kitap yayımlamış.

Sosyalist aristokrat diye anılır.

Türkiye gerçeklerine bir antikacı gözüyle bakar. İnsansız bir sosyalizm düşüncesi içinde devindiğinin kendisi de farkında değildir. Hiç çalışmadan büyük işler başarmıştır. Çalışmasına gerek de yoktur zaten. Çalışmaz. Ama hazıra konduğu şeyleri onun kadar iyi değerlendiren insan da pek azdır. Fransızcada üstüne yokmuş.

Elli yıldır her şeye, her an hazır.

Evi müze gibidir. Mektuplar, giyim eşyası, kemerler, tavanlara yükselen ender kitap kuleleri, tencereler, fincanlar. Kapital’in, sözgelimi 10 ayrı baskısı. Divanı Muhasebat’ın çok eski bir mührü bile onun koruması altındadır. Bedri Rahmi’nin mektupları bile. Neyi koruyor? Bilinçaltındaki imparatorluk dönemi zenginliğini mi? Onda da ailesinin başka bazı üyeleri gibi Atatürk’e karşı oluşun altında da aynı iti mi var yoksa? İşinin adını da değiştirmiş son yıllarda. “Tarihçiyim” diyor soranlara. Sormayanlara da öyle diyor.

Büyük aile. Süzme, çılgın, güçlü, uç kişiler. İkinci sınıf adam çıkmaz bu aileden; çıkarsa, alkolik çıkar. Ona da vakit var daha.

Füreya’nın evinde koca bir taht olduğu söylenir. Sabahattin Ali, “tarihçi”nin teyzesi* Leyla Hanım’ın evinde saklanmıştı. Ne olursa olsun, en değerli bireyleri çıkarmış bir aile karşısındayız. Rasih Nuri onların birbirine benzemeyen, ayrı ayrı sivrilmiş yanlarının ortak ürünü gibi görünüyor. Bu kadar özelliğin bir kişide iç içe geçmiş olması çok dayanıklı bir biçim öğesinin varlığını zorunlu kılar. Çelişkinin tutarlılığını kurma durumunda kalan Rasih Nuri’de içerik her yönden siliktir. Buna karşılık usul, yol yöntem konusunda çok sağlam bir görgü, parçalı bilgiye parıltı kazandırır. Dostoyevski’nin Ecinniler’indeki ünlü karakter gibi, o da “inandığına inanmadığı gibi, inanmadığına da inanmamaktadır.”

Arşiv delisi.

Bir devrim bildirisi yayımlansa, Rasih Nuri için devrim değil, o bildirinin bir an önce arşive kaldırılıp saklanması önemlidir.

Tapucu olamadığı için arşivci. Sattığı toprakların bir elden çıkarma işlemi olmadığını kim ileri sürebilir ki! Çelişkide tutarlılık arayan genç adam tutarlılığı çelişkiye atmaktan hiçbir zaman çekinmedi. Sanırım, yedek subay okulundan sonra 141’den yargılanarak çavuş çıkartılmasını kendisine verilmiş büyük bir ödül olarak düşünmüştür. İnandırıcılık kazanması yönünden.

“Milli demokratik devrimci” Rasih Nuri, 1968-1979 arasında Aybar’a, Aren’e, Baran’a düşmandı. 80 öncesinde Barancı. Şimdi de Mihri’ye iyice karşı. Rasih Nuri’nin beğenisi yüksek. Ancak ona kısa süreler içinde sık sık yer değiştirtiyor. Ve beğenisini ideoloji sanıyor.

Naif komplocu.

Malaparte’nin Hükümet Devirme Tekniği adlı yapıtında Troçki’den söz edip, ondan söz etmemesi büyük bir eksikliktir. Çünkü Rasih Nuri gençliğinde Havagazı Şirketi’nde çalışırken kentin gaz dolaşım sistemini devrim adına felce uğratmak için bir aygıt kolunu aşağı çekmiştir; şanssızlık sonucu yakalanmış ve ağır biçimde cezalandırılmış (yani şirketten kovulmuş).

TİP’te ilk resim sergisinin açılmasını gerçekleştirmek gibi bir başarısı daha var.

Kaynak: 99 Yüz, 24 Nisan 198