Orhan Yalçın Gültekin
Eğitim-öğrenim yaşamımda türlü çeşitli öğretmenle karşılaştım. Kimisiyle yan yana durduk, kimisiyle karşı karşıya mevzilendik.
Kimi bilgiyi verdi, kimi ise terbiyeyi… Hepsine minnettarım.
Eğitim, bir yönüyle düzene uygun kafalar yetiştirme işidir. Çoğu öğretmen, bunu, bunun böyle olduğunu idrak etmeden uygular. Eğitimin bir başka yönüyse, bizzat düzene uygun kafalar yetiştirme işinin reddidir. Hangi öğretmenin bunu bilinçli hangisinin bilinçsizce yaptığı önemli değildir. Bazen düzene uygun kafalar yetiştirmeye çalışırken tam tersini yaparsınız.
Ben, beni var eden bütün öğretmenlerime teşekkür ediyorum. Bazılarının üzerimde doğrudan etkisi vardır, bazılarınınsa dolaylı. Bazılarının ismi beynime ve ruhuma kazınmıştır, bazıları gökkubbede bir sedadır.
Beni “keşfeden” Mahmut Kopmaz, Diyarbakır’da beni bağırlarına basan bütün öğretmenlerim, beni şövalye ilan eden Ayten Çoker-Alagöz, tanıdığım en kibar erkek Tahir Sevenay, edebiyat sevgimi aşka dönüştüren Mahir Ünlü ve Semiha Karacabey, dersine girmemiş olmama rağmen Tahir Nejat Gencan ve İhsan Kalabay, Semahat Aköz, Muzaffer Tarhan, Asım Uz, kim korkar matematikten cesaretini veren Gülsen Bozbağ, İngilizce ciddi bir iştir diye beynime kazıyan Hayrettin Cete, tedrisatın müfredattan ibaret olmadığını öğreten Gwenda Edwards, Chapman, Hopkinson, Anne H. Claire, Bainbridge, Cunningham, Wayn A. Resta, R. Stephen Catto, Eileen Yalçın, tamamen zıt kutuplarda olanların bile birbirlerinden öğrenecekleri olduğunu anlamamı sağlayan Erol Açıkgöz ve Zuhal Altaylı, beden eğitiminin aynı zamanda zihnin eğitimi olduğunu anlatmaya çalışan Bülten Kumral, zamanında değerlerini bilemediğimiz Nurefşan Tardu ve Suphi Ansen, yurttaşlık bilgisi derslerini beynimize nakşeden “Kel” Rıfat Vardarlıoğlu, çoklukla çatıştığımız ama çatışırken de çok şey öğrendiğimiz Betül Çotuksöken ve Yusuf Çotuksöken, güler yüzüyle dün olduğu gibi bugün de yüreğimizi ısıtan Lale Bekyel, bizlere hem öğretmen hem abla olabilen Bengi Adanır, kahrımızı az çekmemiş ve duygu sömürümüze sık sık maruz kalmış yengemiz Füsun Elioğlu, gönüllerin sultanı Gökyıldız Özveren, Darüşşafaka efsaneleri Yavuzer Çetinkaya, Baydar Soytekin ve Kemal Bek, Darüşşafaka’nın yetiştirdiği en yakışıklı ağabey ve aynı zamanda en karizmatik öğretmen Hasan Basri Semerci, bizi ille de atlet yapmak için çırpınan Ruhi Sarıalp, üzerimizdeki emeklerini inkar edemeyeceğimiz Saadet Muğan-Şanlı, Serra Akpolat, Gönül Arman-Keskin, Jale Çeltikçi, Melike Doğramacı, Aynur Doğruer, Gönül Soysallıoğlu, Lale Tunalı, Kamran Tuncer, Nurdan Ünsal, Zerrin Kürkçüoğlu, Müzeyyen Pamir, Hüseyin Altaylı, Yavuz Aybar, Şenay Başoğlu, Selva Baydar, Süheyla Berker, Maureen L. Günkut, İnci Gürel, Turgut Gürcan, Ahmet Keskin, Hikmet Nuhoğlu, “Tipitip” Mehmet Halil Oryan, Ferda Öz, Tülin Ülgen, Perihan Yurtyapan, Nihal Yöneyman, bizim İsyankârlığımız yüzünden işinden olan Hava Kurmay Yüzbaşımız Necmi Bozkurt, ve ismini zikredemediğim niceleri, ve elbette “haytalar”la uğraşmada büyük beceri gösteren Yekta Erdöl, Gürcan Erbaş, Taşkut Adanır, Ercan Karlı, Uğur Kartal, Avni Baturer ve elbette Ayhan Kurtoğlu, ve o olmasaydı dünyanın çok daha karanlık bir dünya olacağı konusunda hiç bir şüphemin bulunmadığı “başöğretmen” Nazıma Antel…
Bir de Darüşşafaka kurucuları var ki, onları anmadan her şey eksik kalırdı: Yusuf Ziya Bey, Ali Nâki Efendi, Ahmet Muhtar Bey, Vidinli Tevfik Bey, Sakızlı Es’at Bey…
Hepinizi sevgi, saygı ve minnet duygularımla selamlıyorum.
Sevgiyle kal(ın),
OYG Orhan Yalçın Gültekin DŞ 1970-1978
Darüşşafaka için yapabileceğimiz iyi bir şey mutlaka vardır.
OYG, Facebook 24 Kasım 2013