Samsun 14 Mart 1946 ya da 14 Ağustos 1945/1946 – Kızıldere 30 Mart 1972

Ortaokul ve liseyi Haydarpaşa Lisesi’nde bitirdi. 1963’te İstanbul Hukuk Fakültesi’ne kaydoldu. Ertesi yıl Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde öğrenimine devam etti. Türkiye İşçi Partisi (TİP) ile Fikir Kulüpleri Federasyonu’na (FKF) üye oldu. 1965’te Siyasal Bilimler Fakültesi Fikir Kulübü başkanlığını üstlendi.

1967’de kısa süreliğine Fransa’ya gitti. Buradaki sosyalist hareketlerin genel seyrini ve içinde bulundukları tartışmaları izledi. 1968’deki 6. Filo’yu protesto eylemlerine İzmir’de katıldı ve göz altına alındı. TİP adına Zonguldak Ereğlisi’nde çalışmalar yürüttü.

TİP içinde başlayan Sosyalist Devrim (SD) – Milli Demokratik Devrim (MDD) tartışmalarında Mihri Belli ve Doğu Perinçek ile birlikte Türkiye’nin önündeki devrimci adımın Milli Demokratik Devrim (MDD) olduğunu savundu. Aydınlık Sosyalist Dergi’deki (ASD) yazılarında bu anlayışı savundu. Daha başından itibaren aslında Mihri Belli tarafından temsil edilen MDD yorumundan ayrı düşüncelerdeydi. ASD içindeki saflaşmada Doğu Perinçek önderliğindeki Proleter Devrimci Aydınlık (PDA) gelişimine karşı da Mihri Belli ile birlikte tavır aldı.

Fikir Kulüpleri Federasyonu’nun “Türkiye Devrimci Gençlik Dernekleri Federasyonu” (TDGDF ya da yaygın biçimiyle Dev-Genç) adını aldığı Ankara’da 1969 yılındaki genel kurulunda ve TDGDF’nin 1970 yılında yapılan genel kurulunda etkili oldu.

Türkiye Halk Kurtuluş Cephesi ve Nisan 1971’den sonraki örgütsel düzenlemeyle oluşan Türkiye Halk Kurtuluş Partisi ve Türkiye Halk Kurtuluş Cephesi’nin gerçek kuramsal önderiydi. Yusuf Küpeli ve Münir Ramazan Aktolga’nın örgüt çizgisini eleştirmesinden sonra ise adı THKP-C ile özdeşleşti.

01 Haziran 1971’de rehine Sibel Erkan ile birlikte kaldıkları evde polisle girilen çatışmada Hüseyin Cevahir ölürken Mahir Çayan yaralı olarak ele geçti.

THKO önderleri Cihan Alptekin, Ömer Ayna ve THKP-C önderleri Ziya Yılmaz, Rasih Ulaş Bardakçı ile birlikte Kartal-Maltepe Askeri Cezaevi’nden kaçan Mahir Çayan, bir yandan örgüt içinde ortaya çıkan ve örgüt çizgisini sol sapma olarak eleştiren Yusuf Aktolga-Münir Ramazan Aktolga kliğine karşı örgüt içi savaşımı yürütüp örgütünü toparlamaya çalışırken bir yandan da Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) önderleri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idamlarını önlemek için THKO ile ortak eylem düzenlenmesine çalışıyordu.

Ocak 1972’de THKO ile ortak eylem kararı alarak yoldaşlarıyla birlikte Fatsa’ya geçti. THKP-C ve THKO ortak eylemi olarak Fatsa Radar Üssü’ndeki 3 İngiliz teknisyenin kaçırılmasından sonra Niksar’ın Kızıldere Köyü’ne çekildiler. Kaldıkları ev kuşatıldı ve girilen çatışma sonucu THKO militanları Cihan Alptekin ve Ömer Ayna, THKP-C militanları Sabahattin Kurt, Nihat Yılmaz, Saffet Alp, Sinan Kazım Özüdoğru, Ertan Saruhan, Hüdai Arıkan ve Ahmet Atasoy ile birlikte 30 Mart 1972 tarihinde öldürüldü.

“Devrim yolu engebelidir, dolambaçlıdır, sarptır. Kurtuluş bayrağı bu yolu tırmanan gerillaların birbirlerine iletmesi ile oligarşinin burcuna dikilecektir. Her engelde düşen gerillaların gövdesi bir devrim fırtınası yaratır. Her düşen gerillanın kanı devrim yolunu kızıllaştırır, aydınlatır. düşenler geride kalmazlar. Onlar emekçi halkın kalbinde, ruhunda ve bilincinde, devrimin önder ve itici sembolleri olarak yaşarlar. Düşenler devrim için, devrim yolunda vuruşarak düştüler. Kalbimize, ruhumuza ve bilincimize gömüldüler.
“Onlar Kurtuluşa Kadar Savaş şiarını, devrim yoluna kanları ile yazdılar. Yolumuz bu yolda düşenlerin yoludur.
“Kurtuluşa Kadar Savaş”
Mahir Çayan