Orhan Yalçın Gültekin

Taha Akyol’un bugünkü (03 Ocak 1999) Milliyet’te yayınlanan yazısını sizlerle paylaşmak istedim.

Çok önceleri yazıda sözü geçen web sitesini ziyaret edip sinirleri bozulan ve herkesi tepki göstermeye çağırmış olan arkadaşlarımızın morali biraz yerine gelmiştir diye düşünüyorum.

Kişisel olarak insanların nesebi ile hiç mi hiç ilgilenmem ve nesebi gayri-sahih olmanın da kişiyi küçültücü herhangi bir yanı bulunmadığını düşünürüm. Sonuç olarak resmî nikâh kamu önünde birlikteliğin ifade ediliş biçimlerinden biridir. Benim o zamanki karşı çıkışım da, siyasi mülâhazalarla insanlarin medeni durumlarının kullanılmasıydı.

Atatürk ile ilgili bu tür bir iddianın dile getirilmesi “şeriatçı” rüzgârın iğrenç bir siyasi dalaveresiydi.

Toplumumuzda nikâhsız birlikteliklerle ilgili iki yüzlü yaklaşımların yaygınlığı bilinen bir gerçek. Gösteri dünyasının ünlüleri sözkonusu olduğu zaman kabul edilebilinir de diğerleri kabul edilemez türü çifte standartlarla dolu yaşamımız.

Hasılı, Atatürk, Atatürk’tür. Yaptıklarıyla ortadadır.

Taha Akyol’un yazısını, Atatürk’ün bir tür aklanması olarak değil de (ne Atatürk’ün ne de başka bir insanın bu tür aklanmalara gereksinimi olduğunu sanmıyorum) “şeriatçı” serserilerin iğrençlik, sahtecilik ve tahrifatçılıklarının açığa çıkartılmasına bir katkı olarak ele alıyorum.

Yazıyı, yeri geldiğinde “Atatürk’ün annesi de tesettürlüydü” diyenlerin, ne tür ikiyüzlülük içinde olduğunu göstermesi açısından önemsiyorum.

Darüşşafakalılar Listesi, 03 Ocak 1999 – 15:14:04

Okuma Parçası:
Taha Akyol, Atatürk’ün Nesebi