Orhan Yalçın Gültekin
Aşağıdaki notlar, sürdürülen tartışma bağlamında, Darüşşafaka’ya kabul koşullarının tarih içindeki gelişimini Cemiyet-i Tedrisiyye-i İslâmiye/Yürk Okutma Kurumu/Darüşşafaka Cemiyeti belgelerine dayanarak özetleme amaçlı olarak hazırlanmıştır. Notlar, herhangi bir savı desteklemek amacında değildir.
Alıntılar, Darüşşafaka Cemiyeti’nin yayınladığı “Darüşşafaka Tarihi 1863-1998” adındaki kitaptaki belgelerden derlenmiştir. Sözkonusu kitap, Darüşşafakalılar Derneğine tek satır bile ayırmamak, Darüşşafaka’nın analı-babalı öğrencilerin de eğitim gördüğü dönemini yok saymak gibi bir çok eksikliğe sahiptir. Konunun meraklıları, bugünkü dile “çevrilmemiş” olsa da kimi belgelere bu kitap sayesinde ulaşabilmektedir.
A. Osmanlı Dönemi
* Cemiyet-i Tedrisiye-i İslâmiye’nin kuruluşunu bildiren padişah fermanında Darüşşafaka’nın görevinin “aceze-yi eytam ve etfal-i müslimenin talim ve terbiyesi (aciz yetimler ve müslüman cocuklarinin talim ve terbiyesi)” olduğu belirtiliyordu. (1863?)
* Darüşşafaka’nın İdaresine Dair Nizamname’de “Darüşşafaka eytam ve evladı fukaradan olan etfal-i müslimenin talim ve terbiyelerine mahsusdur.” deniliyordu.
* Aynı belgede ilginç bir biçimde “bu mektebe kabul olunacak etfalin yetim ve bikes olduklarını veyahut ebeveyninin fakir ve bivaye bulunduklarını” kanıtlamaları isteniyor, ama kanıt mektubunun “yetim”in akrabalarından biri tarafından darüşşafaka’ya verilmesi gerektiği söyleniyordu. sadece yetimler mi, yoksa yetim olmayan yoksullar da mı alınırdı darüşşafaka’ya tartışmalı (metinler üzerinde ciddi bir çalışma yapmak gerekiyor), ama müslüman çocuklarının alınacağı çok net.
b. Cumhuriyet Dönemi (ı)
* Cemiyet-i Tedrisiyye-i İslâmiye’nin Muaddel Nizamname-i Esasisi’nde (1925-1926) Darüşşafaka’nın “kimsesiz ve yetim çocukların tahsil ve terbiyelerine mahsus” olduğu belirtiliyor. Bilebildiğim kadarıyla, ne Müslümanlığa, ne de Türklüğe atıfta bulunulmamıştır.
c. Cumhuriyet Dönemi (ıı)
* Darüşşafaka Talimnamesi’de (1930) ise çok net bir kaç vurgu vardır: Türk Milleti, Cumhuriyet, Türk Cumhuriyeti.
– Darüşşafaka, şefkat yurdu, merhamet ocağı, Türk milletinin himayesi ve Cemiyet-i Tedrisiyenin idaresi altındadır. Sağlam, ahlâkı temin, şuurlu, cumhuriyet ve memlekete faydalı adamlar yetiştirmek gayesini takip eder.
– Genç neslin (…) milli cemiyete ve Türk cumhuriyetine ruhen ve bedenen en faydalı tarzda intibak etmeğe azamî ehliyet kazanması.
– Kayıt muamelesi: anadan ve babadan veya yalnız babadan mahrum ve muhtaç olmak (babadan ve anadan mahrum olanlar yalnız babadan mahrum olanlara tercih olunur ve menzul ve mecnun ve iki gözden mahrum olan babalar yok hükmündedir.
d. Cumhuriyet Dönemi (ııı)
* Türk Okutma Kurumu Muaddelana Ana Nizamnamesi’nde (1935) “Türk Okutma Kurumu, Darüşşafaka’nın “yetim ve yoksul (Türk-İslâm) çocuklarının tahsil ve terbiyeleri için” kurulduğunu belirtmektedir. Bu tanımlama “aidiyet” ile ilgili Cemiyet’in şimdiki kabul koşuluna kaynaklık etmiştir.
Kısa bir değerlendirme:
Darüşşafaka’nın kuruluşunda amaç “Türk-İslâm” çocuklarını ya da “Türk-İslâm” yetimlerini talim ve terbiye değildi ve olamazdı. O günkü koşullarda “Türk” kavramının bugünkü itibarı yoktu. Ümmet toplumuna uygun olarak aidiyet dinsel temelde tanımlanıyordu. Darüşşafaka, kuruluşunda ve tüm Osmanlı döneminde, şu ya da bu türden, ama kesinlikle “İslâm” ögesine dayanıyordu. Cumhuriyetle birlikte, aidiyet dinsel temelde değil ulus ve cumhuriyet temelinde tanımlandı. [Çoğu tarih araştırmacısı, Türk ulusu kavramının etnik bir kavram değil ulus-devlet vatandaşlığı anlamında kullanıldığını savlamaktadır. Kavramın bu tür kullanımında zaman zaman yoğun sapmalar olsa da bunun doğru olduğunu düşünüyorum.] Yine de bu dönemde Darüşşafaka için, “Türk” kavramının gayrımüslimleri kapsamadığı ve daha sonraki günlerin “Türk-İslâm” kavramını gizil olarak içeren bir uygulamanın geçerli olduğu doğru gibi görünüyor. 1935’dedir ki “Türk-İslâm” kavramı ortaya çıktı ve bugüne dek geldi.
Bu kavramın Darüşşafaka’nın kuruluş felsefesini yansıtmasi sözkonusu değil. Bu 1935’de ortaya çıkan ve geriye dönük olarak kullanılan ve sonradan gerçeğin yerini alan bir kavram.
10 Haziran 1999 – 08:51:50