Orhan Yalçın Gültekin

Din, kökünü inançtan almıyor; o dinin içinde yer almayı inanca bağlıyor ama bu inancın kör inanç olmadığını söylemeliyim.

Musevi inancının temeli Tevrat tartışır ve hüküm verir.

İsevi inancının temeli İncil tartışır ve hüküm verir.

Kur’an-ı Kerim bir polemik kitabıdır aynı zamanda. “Ataların dini”ni tartışır, eleştirir. “İslâm”ın bozulmuş biçimi olduğunu savladığı Musevi ve İsevi inanç sistemlerini sorgular ve onlarla “tartışır”; kanıtlar ileri sürer.

Kuran-ı Kerim, insanı/bireyi kanıtları görerek “doğruları görmeye” ve “doğruya teslim olmaya”, iman etmeye çağırır; varolan değer ve inanç sistemlerinin eleştirisi temelinde yeni bir değer ve inanç sistemi koyar. Kur’an-ı Kerim, Musevi ve İsevi inanç sistemlerinin “İslâm”dan sapma olduğunu ve bunun olabileceğini, mümkün ve muhtemel olduğunu ortaya koyarak, okumaya, anlamaya, savunmaya ve tebliğ etmeye çağırır. Tebliğ edecek olanın “benim oğlum bina okur, döner döner yine okur” türünden bir ezberi aktarması da herhalde beklenemez.

Eski dönemlerde camilerde hemen her şeyin tartışıldığı savlanır. Doğrudur, yanlıştır bilemem ama hiç bir din tartışma olmaksızın var olmamış ve gelişmemiştir.

İnancı tartışmasaydı “islâm” diye bir din olabilir miydi?

***
Peki dinler inancı hangi temelde tartışır?

Bilimsel?

Haydi o da başka bir yazının konusu olsun.

15 Şubat 2008 14:52