Orhan Yalçın Gültekin
Cumhuriyet Halk Partisi’nin neden “hayır” dediğini anlayabiliyorum. Milliyetçi Hareket Partisi’nin de… “Ulusalcı” çevreleri, kimi milliyetçi çevreleri de anlayabiliyorum. Yüzünü Adalet ve Kalkınma Partisi’ne dönmüş ve onu eski deyişle “baş düşman” bellemiş bireyleri, çevre ve grupları da anlayabiliyorum. Amma velâkin, solda konumlanan kimi çevre ve partilerin niye “hayır” dediklerini anlayamıyorum. Yanlış anlaşılmasın; “evet” demeleri gerekir diye düşündüğümden değil. “Evet”te “hayır” yok; bundan şüphem yok ama “Hayır”da da “hayır” yok; ondan da şüphem yok. Anlayamadığım, kendini solda konumlandırmış kimi çevre ve partilerin “boykot” ya da “geçersiz oy” yerine “hayır” demeleri. Üstelik gerekçeleri onları dolaylı yoldan bile değil, dosdoğru “boykot” ya da “geçersiz oy”a götürüyor olmasına rağmen…
Son dönemde “Türkiye Komünist Partisi”, Halk Evleri, Özgürlük ve Dayanışma Partisi ile Emek Partisi “Oyum Hayır” platformunu oluşturdu ve ortak hareket etmeye başladı. Platform, bir web sitesi kurup imza kampanyası açtı ve ortak çalışma içine girdi.
İmza metni “Eşit, Özgür bir ülke için” diye başlıyor. İfade sorunlu… “Özgür bir ülke” tamam da, “eşit bir ülke” ne demek oluyor? Anlaşılmaz…
Bu anlaşılabilir “özgür bir ülke” ve anlaşılamaz “eşit bir ülke” için malum 4’lü ne yapmak gerektiğini söylüyor? “12 Eylül Anayasası’na da, AKP Anayasasına da HAYIR!” demek gerekiyormuş imza metninin hemen girişindeki slogana göre.
Bu durumda malum 4’lü geçerli anayasa ile referandum sonrasında evet çıkarsa oluşacak olanı başka bir anayasa olarak kabul ediyor demektir. Var olan anayasa “12 Eylül Anayasası”, değişiklik önerileri referandumda kabul edilirse ortaya çıkacak olansa, “AKP Anayasası”…
Hâl böyleyken, şu ifade nasıl anlaşılmalı? “…değişiklik paketinin özü de 12 Eylül düzeninin yenilenerek sürmesini sağlamaktır.” Yani “değişiklik paketi” 12 Eylül düzeninin yenilenerek sürmesini sağlayacak ama referandumda evet çıkarsa, anayasa “AKP Anayasası” olacak.
12 Eylül Anayasasında meşhur başlangıç metni de dâhil birçok kez değişiklik yapıldı. Eğer bütün bu değişikliklere karşın 12 Eylül Anayasası varlığını sürdürüyorsa, 12 Eylül Anayasasına “Hayır” demenin bir anlamı olacaktır. Ama bu referandum sonucunda değişiklik paketi kabul edilirse ortaya çıkacak olan AKP Anayasasıysa, ciddî değişiklikler var demektir. Malum 4’lünün 12 Eylül Anayasasında daha önce yapılan değişikliklerle bu referandumda öngörülen değişikliklerin hangi anlam ve kapsamda daha önceki değişikliklerden niteliksel bir farklılık oluşturacağını ve anayasanın “AKP Anayasası”na dönüşeceğini açıklaması gerekirdi.
Oysa imza metninde bu tür açıklamalar bulunmuyor. Bulunmayınca da onun anayasasına da bunun anayasasına da “hayır” söylemi anlamsızlaşıyor.
Ama bir an için duralım ve tabloya bir bakalım.
“Evet” diyenlerin niye evet dedikleri konusunda bir netlikleri var: Referandumda 12 Eylül Anayasasında, o anayasanın ruhunda bir değişiklik olacak! Üstelik olumlu yönde bir değişiklik… Ve “Evet” oyu bu olumlu değişikliği sağlayacak! “Yetmez metmez ama” öyle olacak.
Saf “hayırcılar”ın da netlikleri var: Referandumda “Evet” çıkarsa her şey daha da kötü olacak!
Ama bizim “hayırcılar”ınki öyle değil… Onlar, “hem ona hem buna hayır” diyerek, pratik alanda “AKP Anayasası”na “Hayır” diyorlar.
***
İmza metni, niye “Hayır” denilmesi gerektiğine ilişkin bir sürü gerekçeyi de içeriyor.
Şöyle bir göz atalım mı?
Metinde şöyle deniliyor:
“Bu değişiklik paketi ülkeyi demokratikleştirmek bir yana piyasa düzeni ve sermaye egemenliğini daha da sağlamlaştıracaktır. Bu süreçte, Başkanlık Sistemi’ne geçişi sağlayacak adımlar atılarak demokrasi alanının daha da daraltılacağı görülmektedir.”
“… değişiklik paketinin özü de 12 Eylül düzeninin yenilenerek sürmesini sağlamaktır.” belirlemesiyle birlikte okunduğunda, malum 4’lünün referandumdan öyle de olsa böyle de olsa, “hayırlı” bir sonuç çıkmayacağı düşüncesinde olduğunu kestirebiliyoruz.
Bu durumda referandumun iki ucu boklu değnek olduğu onlar tarafından da anlaşıldığı belli oluyor.
Üstelik malum 4’lü “acil talepleri”ni de not düşüyor imza metnine. Bu “acil talepler”in herhangi birinin bu referandumda bir karşılığının olmadığı da rahatlıkla anlaşılabiliyor.
Hasılı, malum 4’lüyü bu referanduma bağlayan herhangi bir şey ufukta görünmüyor.
Ya da öyle derin anlamlar var ki o “hayır”da, o derin anlamları ben anlamakta zorlanıyorum.
Zeyl 1
Referanduma katılıp “Evet” ya da “hayır” diye oy kullanacakların hemen hiç biri bu referanduma konu maddelerle esastan ilgilenmiyor. Maddelerle ilgili her iki cenahtan da görüş belirten, konuları irdeleyen bir sürü insan var, onları tenzih ederim ama onlar da dâhil hemen hemen herkes asıl yapılması gerekenin “yeni anayasa” olduğunu söylüyor. AKP de bunu söylüyor, “Yetmez ama Evet”çiler de bunu söylüyor; malum 4’lü de dâhil “Hayırcılar” da…
Bu açıdan bakıldığında referandumun “değişiklikler”den çok, klâsik iktidar-muhalefet mücadelesinin argümanlarına sahip olmasına şaşırmamak gerekiyor.
Bu tür bir iktidar-muhalefet mücadelesinde yeri olmayanların referandumda “taraf” olmasını da ben anlayamıyorum.
“Referanduma Hayır”da hayır vardır.
Zeyl 2
“Evetçiler”, “Boykotçular” ve “Geçersiz Oycular”a “gizli Hayırcı” diyor.
“Hayırcılar”, “Boykotçular” ve “Geçersiz Oycular”a “gizli Evetçi” diyor.
O zaman elleşmeyin, kardeşim… Maazallah sandığa gitseler, dengeleri değiştirirler, iki eliniz böğrünüzde kalır. Siz, kendi aranızda kozunuzu paylaşın.
“Boykotçular”, kendini ifade etmenin yegâne biçimi olarak sandığa gitmeyi görmediklerini söylüyorlar. Bu yeterince önemlidir ve herhalde hem “Evetçiler” hem “Hayırcılar” “Boykotçular”ı önemsiyorlar, önemli sayıda yurttaşın sandığa gitmemesinin bir şeyleri değiştirebileceğini düşünüyorlar ve bundan rahatsız oluyorlar.
“Sandık demokrasisi” oyununun bozulmasından mı çekiniyorlar?
Zeyl 3
Malum 4’lünün imza metnindeki ifade önemlidir. Olmayan bir “demokrasi alanının daha da daraltılacağı” türü anlamsız ve “demokrasi düşüncesi”ni ayaklar altına alan yaveler, “demokrasi” ile “sahte demokrasi” arasındaki ayrımı ortadan kaldırma amacına hizmetten öteye geçememektedir. Kılavuzu bu tür bir demokrasi anlayışı olan bir “sol”un esamesinin okunmaması olağan karşılanmalıdır.