Hale Özgür Kıyıcı

28 Kasım 1968 de Türkiye’ye Büyükelçi olarak atanmadan önce Vietnam’da pasifikasyon harekâtını yürüten bu cellât, Vietnam halkını tel örgüler ile çevrili kamplarda her türlü işkenceye tabii kılmıştı. Eyalet keşif birlikleri adı altında korucu birlikler oluşturup, pişmanlık dileyenlere bile bu işkencehanelerde eziyet ettiren bu “elçi”ye dünya “Vietnam Kasabı” adını uygun bulmuştu.

Vietnam’da yaşanan bu akılalmaz uygulamalardan sonra ki görev yeri Türkiye oldu. Bu CIA’nın istasyon şefi Komer ülkemize geldiği andan itibaren ciddi bir gençlik direnişi ile karşılaşmıştı. O günler gençliğin antiemperyalist duyarlılıklarının dorukta olduğu günlerdi. İlk direnişler Yeşilköy havalimanında başlamış, ilk tutuklanmalarda bu protesto ile başlamıştı. Kızıldere’de katliamda öldürülen Cihan Alptekin’in ilk tutuklanması böyle başlamış, kader arkadaşı Deniz ile birlikte cezaevine konulmuştu.

Ankara Esenboğa havalimanında gençlerin protestosu sonucu arka kapıdan alınarak elçiliğe götürülüşü ise anılardadır.

ABD Vietnam’a “Barışı koruma” adı altında gönderip binlerce insanın canını alan bu cellâdı Türkiye’ye gönderirken de Türkiye üzerinde ki hesabı açıktı.

6. Filo’nun yıllarca ülkemize demir atamaması o dönem gerçekleştirilen direnişlerin sonucudur.

Ankara’ya yerleştikten sonra ODTÜ’yü ziyareti, dönemin rektörünün söylediği gibi habersiz olmadığı açıktır. ODTÜ’de yakılan arabanın ardından 1-2 yıl içinde yakanların nasıl öldürüldüğü ise anılardadır.

Robert Comer işbirlikçilerinin de çabalarıyla ülkeyi nasıl adım-adım 12 Mart’a götürdüğü ise sanırım unutulmamıştır. T.B.M.M tutanaklarında bu arabayı yakanların pasifize edilmesi ile ilgili belgeler vardır. Süleyman Demirel ve hükümetinin vereceği hesap daha gündeme gelmemiştir. O dönemin işbirlikçilerinin bir kısmı hala sağdır.

WikiLeaks belgelerinin içinde Robert Komer ile ilgili belgeler de mutlaka vardır. Sızdırılan belgelerin başlangıç tarihi 1966 yılı olduğuna göre… Biraz uğraş verirsek tarihin arşivine atılmış -bu cellâtların yaptıklarını bilmemize rağmen- bu belgelere de ulaşabiliriz. Umut işte. Yakın tarihimizde yaşanan katliamları gün yüzüne çıkarabiliriz.

Kardeşim Taylan Özgür de o arabayı yakanlardan biriydi. Ve öldürüldü. Üsteğmen olduğu iddia edilen bir katil tarafından. Yıllar sonra bir Koramiral çıktı faili meçhul cinayetlerin üsteğmen, yüzbaşı rütbesindekilere devlet politikası gereği işlettirildiğini söyledi. ABD’nin egemen olduğu ve NATO konseptine göre şekillendirilen bu yapıda emir ile katledilen 20’li yaşlardaki bu gençlerin yaşamına göz diken zihniyet hala günümüzde kol geziyor. Aydınlatılacağı günü bekliyor. Bu da umut işte.

Bu belgelerin servis edildiği uluslar arası etkinliğe sahip gazetelere mektup yazıp bu konu ile ilgili belge/bilgi istememiz mümkün mü? Ve uluslar arası hukuk boyutunda neler yapılabilir sorgulamaya başlamak gerekmez mi? Araştırmaya değer. Umarım bu medya kuruluşları bu döneme ait bilgileri emperyal uygulamaların mağdurlarıyla da paylaşır.

Bir kısım görüşler İsrail bağlantısını sorguluyor. Mümkündür. Türkiye’de öldürülen İsrail Başkonsolosu Elrom ile bilgiler bile olabilir. CIA-MOSSAD istihbarat ağındaki Elrom’un ikametgâhından kaçırılışı ve öldürülüşü nasıl mümkündür? Bu ele geçen kriptolarda kim bilir neler var. WikiLeaks‘in başında olan bu kişiye ulaşamayacağımı biliyorum. Bu belgelerin tümünü ele geçiren yabancı basına da bir mektupla başvurup geçmiş döneme ait bilgiler var ise paylaşmalarını istememiz için çalışmalar sürüyor. Sanırım cevap gelecektir. Cevap geldiğinde Türkiye’deki bilinen işbirlikçilerin yüzünü tahmin edebiliyoruz. Vietnam Kasabı Robert Komer’in felçli yaşamı sona erdi. Ama ABD devleti sıhhat ve afiyette. Hala kafalarındaki 40 tilkikuyruğu birbirine değmeden hayatımızda dolaşıyor.

Meraklısına:

* İsmet Berkan :: Bir gizli Amerikan belgesinden Türkiye’ye ve CHP’ye dersler