Orhan Yalçın Gültekin
Yanlış anımsamıyorsam, adını ilk mahalle büyüklerimizin bir söyleşisinde duymuş, bir mahalle büyüğümüzün, “Bırak şu komünist pezevengi!” diyerek konuyu kapatışı ile tanışmayı sonraki yıllara ertelemiştim.
Bir kez okumaya başladıktan sonra döne döne okumaya devam ettim.
Uzun yıllar Darüşşafakalı olduğunu bilmeden okudum öykülerini. Lise 1 yazıydı (1976). Bir askeri tatil kampında “Böyle Gelmiş Böyle Gitmez”leri okurken öğrendim Daçkalı olduğunu. Hiç bir özel tepki göstermedim, hiç önemsemedim Daçkalı olmasını.
“Büyük Grev” kitabına kızıp gençleri “Aziz Nesin, Sen Nesin?” diye bağırttıran sözüm ona dostlarına kızdığım zaman da aklımın köşesinden geçmiyordu Daçkalı olması.
Din bezirganlarına karşı yürüttüğü son dönem savaşımına yürekten katılırken de önemli değildi Daçkalı oluşu.
Çünkü O, Aziz Nesin’di! Başka hiç bir tanımlamaya gereksinimi olmayan, yalnızca adıyla anılması yeterli olan insan!
Kaynak: Darüşşafaka’dan Yankı, Temmuz 1998