Orhan Yalçın Gültekin
Yetmişli yılların ikinci yarısı… Yoğun okuma günleri… Türkiye Komünist hareketinin tarihine sarmışız, ne bulursak okuyoruz. Şişmanov’dan Rasih Nuri İleri’ye geniş bir yelpaze ama az sayıda kitap var ortalıkta.
Sahaflarda bir kitap buluyorum ki altın değerinde: “Türkiye Halk İştirakiyyun Fırkası Yayın Organları Emek ve Yeni Hayat’tan Seçmeler”… Bir sayfası Arap alfabesi, karşı sayfası Latin (Türk?) alfabesi ile ama dil sadeleştirilmemiş.
Cebimdeki bütün parayı verip okula dönüyorum. Yemekte, teneffüste, yatakhanede, derste, tuvalette elimden düşmüyor; soluksuz okuyorum.
Sağcı bir edebiyat öğretmenimiz vardı – üç yıl kadar önce kaybettik – yaşayan Türkçeci… Sınavlara -20 ile başlardık aruz yüzünden. Kadıncağızın öğrettiklerinin hayrını o kitabı okurken gördüm.
“Vaziyet ve Vazife” diye bir yazı vardı… “Fransız ihtilâl-i kebiri”nden başlıyor “Şark-ı Karibin millî kıyamına” uzanıyor, “müstemleke ve nim-müstemleke memleketler”den dem vuruyor [ben bunu, günün mana ve ehemmiyetine binaen “nev-müstemleke”yi de ekleyerek okuyorum], “cihanşumul proleterya inkılâbı”nın seyrini anlatıyordu.
Osmanlıca terkipler öylesine persenk olmuştu ki dilime, bir arkadaşa kitabı anlatırken ikimiz de kopmuşuz, Osmanlıca konuşmaya, tartışmaya başlamışız; çevreden uyardılar da günlük yaşama dönebildik.
Öztürkçeciydim… Hâlâ öztürkçe yazmaya özen gösteririm zorunlu yazdığım yazılarda… Keyif için ya da keyif alarak yazdığımda ise, araya Osmanlıca terkipler sıkıştırmaya özen gösteririm. “Vaziyet ve Vazife”dendir…
7 Aralık 1920’de kurulmuş Türkiye Halk İştirakiyyun Fırkası… Mete Tunçay’ın kitabında program ve tüzüğü olmalı. Türkiye Solunun erken dönem metinlerindendir ve gereken önem verilmemiştir.
Kutlu olsun.
07 Aralık 2006, 13:08