Başsavcı Abdurrahman Yalçınkaya, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurdu. Başsavcının siyasi yasak istediği 71 kişilik listede Cumhurbaşkanı Gül ile Başbakan Erdoğan dışında, 5 bakan ve 30’u aşkın milletvekilinin bulunduğu, parti kurucuları, eski milletvekilleri, AKP’li belediye başkanları ve il yöneticilerinden oluşan isimler için de siyasi yasak istendiği öğrenildi.
AKP iddianamesi için tıklayın.akp-iddianame.pdf
öncelikle böyle bir fezlekenin hazırlanmasını ve siyasi partilerin kapatılmasını kınıyorum. tabi bana dokunmayan yılan bin yıl yaşası mantığı ile hareket eden akp’nin de masum olduğu söylenemez. dün dtp’ye ses çıkarmazsan bugün atatürkçülükten geçinenler de sana dokunur.
BeğenBeğen
demokrasileri muhalefet bilinci korur. parti kapatmaları da bu bilincin örgütlenip toplumsal bilinç haline gelmesini engeller.
ben, hali hazırdaki hukuk sistemi içinde parti kapatma davası açılmasına veya açana karşı tavır almıyorum. tavrım bu davaları demokrasi adına alkışlayanlaradır.
ben parti kapatmayı, siyasi ve ideolojik ifade ile bu ifadelerin bireysel tavırlarını parti kapatmaya gerekçe gösterebilen hukuk sistemine karşıyım.
partiler ve hatta diğer sivil toplum örgütleri, organize suç işleme delilleriyle kapatılabilmeli diyorum. yöneticileri ve üyeleriyle birlikte organize olarak partinin kurumsal gücü suç işleme aracı olarak kullanılıyorsa parti kapatılabilmelidir.
bu bağlamda dtp bile, sırf “pkk terör örgütüdür” demedi diye, veya teröristi imha operasyonlarına karşı diye kapatılmamalı; ancak pkk ile organik bir bağı olduğu delili elde edilmişse, bu delililerin hukuki değerlendirmesi sonucunda kapatılabilmeli.
hukuk kitabının elbette demokratik olma zorunluluğu yoktur; ancak demokrasinin kendi özgürlük sınırlarını genişletme amacı vardır; bunu yaparken de öncelikle bireysel ve kurumsal siyasi özgürlüklerin hukukunu yasaklardan arındırma gereği vardır.
gerçek demokrasi halkın güdümünde olandır; devletin veya bir ideolojinin güdümünde olan, militan demokrasidir.
siyasi parti kapatma hukukuna gene siyasetçiler bir çözüm bulurlar umuduyla…
BeğenBeğen
demokrasi bir kurallar rejimidir. demokrasileri sinirsiz ozgurluklerin yasama alani olarak algilamak en buyuk yanilgilardan biridir.
eylemin koku dusuncedir. dusunce, sadece felsefede kalmayip, hayata gecirilme adina eylemsellige donustugu andan itibaren , fiiliyat baslamis demektir.
şiddet, istenmeyen bir olgudur. peki siddeti ovmek nedir? sadece dusunce mi yoksa bir eylemsellik mi?
icinde “sin kaf” barindiran bir kufur eylemsellige gecilmedigi surece, masumdur diyebilir miyiz?
demokrasiyi ve demokrasinin vazgecilmez unsuru laisizme karsi olma dusuncesini, siyasi erk tum gucunu kullanarak hayata gecirmeye calisirsa ne olmalidir?
bu durumda da, parti kapatmaya karsiyiz denebilir mi ?
bir parti kurulup, fasizmi overse, nazizmi overse, dikta rejiminin dunyadaki en dogru rejim oldugunu savunur ve bu dusuncelerini hayata gecirme adina, iktidara geldikten sonra butun gucunu bu amac dogrultusunda harcarsa ne olur? o zaman da “demokrasilerde parti kapatilmaz”diyebilir miyiz ?
hitler, secimle iktidara gelmedi mi ?
her canlinin, organizmanin ve sistemin birincil kaygisi “kendini korumaktir”
demokrasiler de bu tur uc dusunce ve eylemsellik karsisinda kendini korur.
yylemselligin ille de siddet dolu olmasi gerekmez. sonu siddete dayanacak fikri ovmek ve onun yayginlasmasi icin caba sarfetmek de ayni kategoriye girer.
anadolu’daki tabirle “yilanin basini kucukken ezersin ”
benim tabirimle “yilan gordugunde kendini korumak icin her seyi yaparsin, dur hele bir beni soksun da ondan sonra cezasini vereyim” demezsin…
demokrat olmak ile, sinirsiz ozgurluklerin doguracagi kaos ortaminin savunucusu olmak arasindaki farkin bir gun anlasilacagi umuduyla…
BeğenBeğen