M. Meclisi B: 53 10 . 3 . 1972 O ; 1

V. — GÖRÜŞÜLEN İŞLER

1. — Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın ölüm cezalarına çarptırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve Adalet Komisyonu ra­poru (3/744) (S. Sayısı: 509) (1) (1) 509 S. Sayılı basmayazı tutanağın sonu­na eklidir.

BAŞKAN — Adalet Komisyonu Başkanı İs­mail Hakkı Tekinel tarafından verilmiş bir önerge vardır, okutuyorum.

Yüksek Başkanlığa

Bugünkü gündemin, (birinci görüşmesi yapı­lacak işler bölümünün 30 sıra numarasında (kayıtlı 3/734 ve 744 sayılı Adalet Komisyonu ra­porunun, gündemdeki diğer bütün işlere tak­dimen öncelikle görüşülmesini Komisyon adına arz ve teklif ederim.

Adalet Komisyonu Başkanı
İsmail Hakkı Tekinel

CELÂL KARGILI (İçel) — Aleyhinde, Sa­yın Başkan.

BÜLENT ECEViT (Zonguldak) — önerge­nin aleyhinde efendim.

BAŞKAN — Sayın Celal Kargılı ve Sayın Bülent Ecevit takririn aleyhinde söz istemişler­idir. Takririn, iki aleyhinde, iki lehinde söz ve­receğim, ondan sonra oylayacağım. Sayın Ecevit, buyurun takririn aleyhin­de.

BÜLENT ECEVİT (Zonguldak) — Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım,

Ben, ilke olarak ölüm cezalariyle ilgili bir görüşme maddesinin bu kadar öncelikle, ivedi­likle bir an önce görüşülmek…

SADIK TEKİN MÜFTÜOĞLU (Zonguldak) — ivedilik yok.

BÜLENT ECEVİT (Devamla) — öncelikle görüşülmek istenmesini doğru bulmam. Çünkü, ölüm cezasını gerektiren konular, üzerinde uzun uzadıya düşünmeyi, vicdan muhasebesi yapma­yı gerektiren konulardır. (A.P. sıralarından «Ne vicdanı?» sesleri.)

BAŞKAN — Müdahale buyurmayınız efen­dim.

BÜLENT ECEVİT (Devamla) — Bu öner­genin aleyhinde konuşmamın bir başka nedeni daha vardır. Adalet Komisyonunda, şimdi gündemde yer alan ölüm cezalan konusundan önce ölüm ceza­larının kaldırılmasını isteyen iki kanun öneri­si görüşülmüştür.

ORHAN CEMAL FERSOY (İstanbul) — Anayasa var, Anayasa.

BÜLENT ECEVİT (Devamla) — Biri, rah­metli Selâhattin Hakkı Esatoğlu tarafından hazırlanmış olan ve benim de imzalamış bulun­duğum, yaklaşık olarak bundan iki yıl kadar önce verilmiş bir kanun önergesi, öbürü de Sayın Celâl Kargılı’nın daha sonra verilmiş aynı nitelikte bir kanun önerisi.

Bu kanun Önerisi, şimdi gündemde yer alan ölüm cezalarından daha önce Adalet Ko­misyonunda görüşülmüştür. Gerçi, maddeleri­ne geçilmesi kabul edilmemiştir; ama daha ön­ce o kanun önerileriyle ilgili işlem tamamlan­mıştır. Oysa, görüyoruz ki, Meclis günde­minde bu konu yer almıyor, o kanun önerile­riyle ilgili madde yer almıyor, ondan daha sonra görüşülüp Komisyonda karara bağlanan ölüm cezalarıyla ilgili husus yer alıyor.

Bir kere gündemin tanzimi bakımından bu­nu doğru bulmadığımı belirtmek isterim.

İkincisi; bir Meclisin, bir Parlâmentonun huzurunda, kabul edersiniz etmezsiniz o baş­ka, ilke olarak Ölüm cezasının kaldırılmasını öneren kanun teklifleri bulunduğu sırada, on­lar görüşülmeden önce, ölüm cezalarıyla ilgili mazbataların görüşülmesini asla doğru bulmu­yorum.

Takdir Yüce Heyetinizindir.

Saygılarla.

(A.P. sıralarından anlaşılamayan müdaha­leler.)

BAŞKAN — Müdahale buyurmayın, mü­dahale etmeyin efendim. Genel Kuruldan sii­künıe rica edeceğim efendim.

Sayın Kargılı buyurun, takrir aleyhinde.

CELÂL KARGILI (İçel) — Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, Türk Ceza Kanunundan idam cezalarının kaldırılmasına dair merhum Selâhattin Esatoğlu ve arkadaşlarının imzala­n inan hakkında verilmiş idam cezalarının infaz edil­mesine ilişkin kanun tasarısından daha önce Adalet Komisyonunun gündeminde yer almış bulunuyordu.

Yine bu teklifimizin Komisyonda görüşül­mesi de bahsi geçen tasarıdan daha önce yapıl­mıştı. Öte yandan, Türfk Ceza Kanunundan idam cezalarının kaldırılmasına ait kanun tek­lifimiz, bu tasarının Meclise gelişinden aylar­ca önce Meclise verilmiş bulunmakta idi.

Oysa, Adalet Komisyonunda teklifimizden sonra görüşülmesi yapılan idam cezalarının in­fazına dair tasarı, Komisyonca öncelik ve İve­dilik kararıyla Genel Kurulda görüşülmek üze­re Meclis Genel Kuruluna sevk edilmiş bulun­maktadır.

Türk Ceza Kanunundan idam cezalarının kaldırılmasına ilişkin teklifimiz, Komisyonda görüşülmesi neticesinde, esastan reddedilmiş bulunmaktadır. Fakat, bir kanun teklifinin Komisyonda reddedilmiş olması, teklifin Genel Kurulda da aynı şekilde reddedileceği anlamı­na asla gelemez. Yine Komisyonda reddedileni teklifler de, kabul edilen teklifler gibi, Meclis Genel Kuruluna sevk edilmeye mecburdur.

Yukarıdaki durumu kendisine arz ettiğimiz Sayın Adalet Komisyonu Başkanı ismail Hakkı Tekinel; bize, kanun teklifimiz hakkındaki ko­misyon raporunun dün Meclis Başkanlığına su­nulduğunu bildirmiştir. Bu durum karşısında Türk Ceza Kanunundan idam cezalarının kal­dırılmasına ilişkin teklifimizin Meclis Genel Ku­rulunda üç şahıs hakkında verilmiş olan idam cezalarının infaziyle ilgili tasarının görüşülme­sinden daha önce görüşülmesinin sağlanması, sa­yısız hukukî, sosyal ve siyasal sakıncaların orta­dan giderilmesi ve kamu vicdanını tatmin yö­nünden şarttır.

Örneğin, bu iddiamızın yerinde ve haklı bu­lunduğunu kesin olarak ispatlayacak bu konu­daki bir tatbikat, kısa bir müddet önce Ameri­ka Birleşik Devletlerinde tezahür etmiş bulun­maktadır. Amerika Birleşik Devletleri Cum­hurbaşkanı adayı Robert Kennedy ve Sharon Tate isimli bir artisti öldürerek idam cezasına mahkûm edilen «Sirhan Sirhan» ve «Manşon» adlı iki kimse- ile, haklarında verilmiş idam ce­zaları kesinleşmiş daha birçok kimsenin cezala­rının infazı, bu mahkûmların bulundukları eya­letlerde ceza kanunlarından idam cezasının kal­dırılması için açılanr kampanyaların ve bu ko­nuda getirilen tekliflerin sonuçları alınıncaya kadar adlî mercilerce yerine getirilmeyip bek­letilmiştir. Ve neticede bu mahkûmların bulun­duğu eyaletlerin kanunlarından idam cezalan kaldırıldığı için bu mahkûmlar hakkında veril­miş olan idam cezalan infaz edilmemiştir.

Diğer yandan, Türk Ceza Kanunundan idam cezalarının kaldırılmasına dair kanun teklifle­rimizin Adalet Komisyonunda görüşülmesi sıra­sında Komisyonda Hükümet temsilcisi olarak bulunan şahıs da, Hükümetin bu konudaki gö­rüşlerini özetle aşağıdaki şekilde Komisyona arz etmiştir:

«Halen Birleşmiş Milletlerde idam cezaları­nın ceza kanunlanndan çıkarılmasına dair yo­ğun çalışmalar mevcuttur. Hükümetimiz bu çalışmaları yakinen izlemektedir.

Yine dünyanın birçok ülkelerinde de idam cezaları, o ülkelerin ceza kanunlarından çıka­rılmıştır. öte yandan birçok ülkede de bu ko­nuda çalışmalar yapılmaktadır. Hükümetimiz, bu ülkelerde yapılan çalışmalar hakkında Dışiş­leri kanaliyle dokumanlar toplamaktadır. Hü­kümetimiz böylesine ciddî bir konuda bu bilgi­lerin toplanmasından sonra görüşünü belirte­cektik.»

Değerli milletvekili arkadaşlanm, huzurunu­za gelmiş bulunan üç insanın idamımn infazına izin verilmesi hakkındaki kanunu görüşmeden önce, halen iktidarda bulunan Hükümetimizin, idam cezalarının kaldırılmasına ilişkin çalışma­lannı, Türk Ceza Kanunundan idam cezalan na ait maddelerin kaldırılması hakkındaki görüş­lerini, Hükümet sözcüsü olarak Komisyonda be­lirttiği hususlan da huzurunuza getirmiş bulu­nuyorum.

Değerli arkadaşlarım, Hükümetin böylesine ciddiyetle üzerinde durduğu bir konuda bizler, ileride vicdanen rahatsız olmamak, ileride ka­muoyunun vicdanını rahatsız etmemek yönünden ve Hükümetin de mühlet talebine uymamız, en azından bu konuya göstereceğimiz saygıyı be­lirtmek yönünden – ki, sizlerden istirham ediyo­rum – Türk Ceza Kanunundan idam cezasının kaldırılmasına” ilişkin tekliflerin Genel Kurulda görüşülmesi yapılmadan, bu üç şahsın idamının infazına ilişkin iznin verilmesine ait görülmeye başlamayalım.

Muhterem arkadaşlarım, Hükümetin bu uya­rısına katılmayarak ve Hükümetin bu konudaki mühlet talebini reddederek kanun teklifimizi Komisyon esastan benimsememigtir.

Yukarıdaki hususların nazarı itibara alına­rak, teklifimizin, idamların infaziyle ilgili tasan­dan önce görüşülmesinin sağlanması ve Türk Ce­za Kanunundan idam cezalarının kaldırılmasına ilişkin kanun teklifinin ele alınması için veri­len bu öncelik önergesinin reddi hususunda oy kullanmanızı temenni eder, Yüce Meclise saygı­larımı sunarım.

BAŞKAN — Sayın Hasan Tosyalı, söz iste­mişlerdi… Yok.

KEMAL BAĞCIOĞLU (Çanakkale) — Sa­yın Başkan, lehinde söz istiyorum.

BAŞKAN — Buyurun Sayın Bağcıoğlu.

KEMAL BAĞCIOĞLU (Çanakkale) — Sa­yın Başkan, kıymetli arkadaşlarım,

Millet Meclisi Adalet Komisyonu Baş­kanı Sayın ismail Hakkı Tekinel tarafından verilmiş olan önerge biraz önce okundu. Bu önerge aleyhine derüal C.H.P. eski Genel sekreteri Sayın Bülent Ecevit ile Sayın Ce­lâl Kargılı aleyhte birer konuşma yaptılar ve önergede bahse konu bugünkü gündemin bi­rimci defa görüşülecek işler bölümünün 30 ncu sırasındaki Adalet Komisyonu raporunun, di­ğer hütün işlere takdimen öncelikle görüşül­mesinin doğru olmayacağını savundular.

Bir kere Sayın Bülent Ecavit yapmış ol­duğu konuşmasında o derece acele ve yanlış müdahale ettiler ki, raporda yalnızca önce­lik istenmiş olduğu halde, «hem öncelikle, hem ivedilikle görüşülmesi mahzurludur» diye bir İfade kullandılar. Bunu evvelâ tashih etmeleri gerekir. Çünkü, Komisyon Başkanı, «diğer bütün işlere takdimen görüşülmesinin» yani öncelik teklifiıkle bulunmuştur, ivedilik teklifinde bulunmamıştır. Yani bu rapor, di­ğer normal işlerde olduğu gibi, iki defa gö­rüşülerek, Yüce Meclisin iki defa manevî şuurundan maşerî vicdanından ve kafasından geçecek. Bir defa görüşüldükten sonra aradan muayyen foir zaman geçeceği için düşünme payı kalacaktır. Bunu tashih etmek isteriz, bir.

İkincisi, muhterem arkadaşlar, Sayın Celâl Kargılı ve Sayın Ecevit yaptıkları konuş­malarında Adalet Komisyonunda çok tarihler önce ve halen aramızda bulunmayan merhum bir milletvekili tarafından verilmiş olan, ölüm cezalarının kaldırılmasına mütedair ka­nun teklifinin sonuçlanmadan bir ölüm cezası­nın yerine getirilmesinin alelacele görüşülme­sinin mahzurundan ‘bahsettiler.

Hem Sayın Bülent Ecevit, hem Celâl Kar­gılı, sanki ilk defa birşey Mecliste yapılıyor­muş giibi kürsüye çıktılar, bunu savundular. Halbuki bu kanun teklifi, Selâhattin Hakkı Esatoğlu tarafından senelerce Önce verilmiş­tir. Geçen Haziran ayında ölüm cezasının yerine getirilmesi hakkında Adalet Komisyo­nunun başka raporları bu Mecliste görüşül­müş ve Yüce Meclis tarafından tasdik edilmiş­tir. O zaman Sayın Bülent Ecevit ve Sayın Celâl Kargılı normal olarak, mantıkî olarak, yani bir içgüdü içerisinde olmadan fikir ola­rak ölüm cezalarının kaldırılmasını savunu­yor idiyseler, o idam cezalarının yerine geti­rilmesi hakkında Yüce Mecliste müzakere ce­reyan ederken neye çıkmadılar kürsüye de flbunu istemediler. (A.P. sıralarından «Bravo» sesleri.)

Demek ki, tablo meydandadır. Bugün Tür­kiye’nin…

CENGİZHAN YORULMAZ (Ankara) — Sayın Başkan, ne alâkası var? Bunun yeri var mı?..

FUAT AZMİOĞLU (Kütahya) — Perdeler kalkıyor.

BAŞKAN — Rica ederim, müdahale buyur­mayın.

KEMAL BAĞCIOĞLU (Devamla) — Tür­kiye’nin mukadderatını sınırlarda korumakla mükellef şerefli Türk Ordusunun örfî idare mahkemeleri tarafından idamlarına karar ve­rilmiş Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve diğer ar­kadaşının ölüm cezasının yerine getirilmesi meselesi, rejimle ilgili bir asayiş meselesidir. Yüce Meclisin bunu diğer bütün işlere tak­dimen, öncelikle görüşmesinde millî menfaat­ler vardır. (A.P. sıralarından «Bravo» ses­leri.)

Eğer yalnızca bu bakımdan bir aksi iddia­ları varsa onu çıkıp burada söylemeli idiler. Yoksa, bir meseleyi kamufle ederek ölüm ce­zalarının kaldırılması hakkında kanun teklifleri varmış, bu kanun teklifi görüşülmeden bunların görüşülmesi doğru değilmiş gibi, âdeta bir başka umumî meselenin altında bu meseleyi saklamaya çalışmasınlar.

Sayın Hükümeti de ikaz ediyorum; sayın /Hükümetin de bu meselede hatta ve hatta ive­dilikle bunun görüşülmesini istemesi kadar ta­biî birşey olamaz, onlar da buna katılmalıdır­lar.

Hürmetlerimi arz ederim.

(A.P. sıralarından «Bravo» sesleri, alkışlar.)

(BAŞKAN — Takrir üzerinde lehte başkaca ığörüşniek isteyen?… Yok.

DEVLET BAKANI DOĞAN KİTAPLI (Samsun) — Sayın Başkan, Hükümet adına Dışişleri Bakanı arkadaşımız bir açıklamada ıbulunacak.

BAŞKAN — Hükümet adına Sayın Dışiş­leri Bakanı Bayülken, buyurun.

Lehinde değil mi efendim?

DEVLET BAKANI DOĞA.N KİTAPLI (Samsun) — Bir hususu tavzih için konuşa­cak.

BAŞKAN — Usul görüşmesidir, esas değil. Takririn lehinde… Çünkü esasa girmedik efendim. Lehte, aleyih’te iki kişiye söz veriyorum.

BAŞBAKAN NİHAT ERİM (Cumhurbaş­kanınca IS. Ü) — Bir tavzihte bulunacak Sa­yın Başkan.

BAŞKAN — Neyin tavzihi efendim? Usul hallediyoruz Sayın Başbakan, usul hallediyo­ruz. Aleyhte iki kişiye söz verdik. Müsaade buyurursanız bir tartışma konusu açmaya­lım. Bendeniz takririn lehinde söz vermiş bulunuyorum, Açıklama yapmaya imkân yok­tur takriri oylayalım, ondan sonra her za­man Hükümet usul dışında görüşebilir. (A.P. sıralarından «Bravo» sesleri.) Takriri tekrar okutuyorum.

İSMET ANGI (Eskişehir) — Tavzihte bu­lunacak Sayın Başkan, usul ile alâkası yok.

BAŞKAN — Ne tavzihi? Usul meselesini koydum efendim, iki lehte, iki aleyhte söz ve­receğimi peşinen beyan ettim. Takriri tekrar okutuyorum. (Adalet Komisyonu Başkanı İsmail Hakkı Tekinel’in takriri tekrar okundu.)

BAŞKAN — Takriri oylarınıza arz ediyo­rum: öncelikle görüşülmesi hususu Adalet Komisyonu Başkanı tarafından talebedilmek­tedir. Takriri kabul buyuranlar lütfen işaret buyursunlar… Kabul etmeyenler… Kabul edil­miştir.

Şimdi buyurunuz Sayın Bayülken, gündeme geçtik.

DIŞİŞLERİ BAKANI HALÛK BAYÜLKEN — Sayın Başkan, sayın milletıvekilleri,

Biraz evvel, görüşmeler yapılırken üzerine değinilmiş bir konu dolayısıyla Hükümet gö­rüşünü arz ediyorum efendim.

Hükümet, «idam cezasının kaldırılması» diye bir mesele üzerinde durmamıştır. Bizim ceza sistemimiz, idam cezalarında son sözü Parlamentoya bırakmıştır. Her olayda, her hükümlü için son söz Yüce Meclislerindir. Bu sistemin değiştirilmesini Hükümet teklif et­mek niyetinde değildir. (A.P. ve D.P. sırala­rından «Bravo» sesleri, alkışlar.)

BAŞKAN — Raporu okutuyorum efendim. (Rapor okundu.) BAŞKAN — Muhalefet şerhlerini de okuta­cağım.

Sayın Mevlüt Ocakçıoğlu, rapor matbaaya verildikten sonra muhalefet şerhini Başkanlı­ğımıza tevdi etmiş bulunmaktadır. Tevzi edil­miş basılı metinde, zamanında verilmediği için, yoktur. Bilâhara verilmiş olduğu cihetle bu muhalefeti okutuyorum:

«Muhalefet Şerhi j Mevlüt Ocakçıoğlu Niğde Milletvekili

Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin Inan’­m haklarındaki idam kararının infazına veri­len karara muhalifim, şöyle ki:

Mahkemesince sanıkların eylemleri siyasî suç olarak nitelendirilmiş, T.C.K.nun 146/1 maddesi uyarınca ölüm cezasına çarptırılma­larına karar verilmiştir. Kesinleşen bu karar ve fiiller mahiyeti hakkında mütalaa verecek değilim. Bu, yasama organı olarak bizim yet­kimiz dışındadır. Ancak, Anayasamızın 64 ncü maddesi yasama organına idam cezalarının infaz edilmesine, ya da edilmemesine karar vermek hakkını tanımıştır. Biz, suçun yani fiil­lerin siyasî suç olduğu, suçluların siyasî suç­lu olduklarının kabulü noktasından hareket edeceğiz.

Ben bir hukukçu gözüyle, bu ülkenin şartlarını bilen bir insan olarak meseleyi enine bo­yuna inceledim, geniş tetkikler yaptım, ölüm cezalarının infaz edilmesine dair Komisyon ka­rarına iştirak edemedim, muhalif kaldım.

Birçok meseleler ve dağınık fikirler için­de muhalif kalmanın sebeplerini üç nokta­da toparlayabileceğim.

Sebep 1. Dünya hukukçuları, cezacıları, ya­ni hukuk âlemi siyasî suç teşkil eden mem­nu fiillerin (Yüksek ve umumî bir menfaat duygusu ile) işlendiğini kabul etmektedirler. Demokratik rejimi kabul etmiş medenî ve siyasî âlem dahi bugün siyasî suçlulara kar­şı saygıya dayanan bir hassasiyetin gösteril­mesi gerektiği, siyasî suçlulara ölüm ceza­sının tatbik edilmemesi istikâmetinde bazıla­rı karar kılmışlar, bazıları da karara varmak üzeredirler. Siyasî suçlular bir diğer devlete iltica ederse kaçtığı ülkeye iade edilmezler. Bu beynelmilel bir kaidedir. Biz de kabul et­mişiz. ıSiyasî suçlulara hapisanelerde adi suç­lular gibi muamele edilmez. Bazı ülkelerde, Batı Almanya, isviçre, Yeni Zelânda, İngiltere, İtalya gibi ülkelerde siyasî suçlulara idam cezasını kanunlarından çıkarmışlar, bazıları da eylemler şen’i failler ve cemiyetlere dayanmı­yorsa bunları idam etmemeyi mevzuatına yer­leştirmişlerdir.

Ben de bir hukukçu olarak bu fikri benim­semekteyim.

Sebep 2. Mahkeme kararında bu insanla­rın feryadı şöylece formüle edilmiştir:. Ağa­lara, tefecilere, finas kapitale ve onların tem­silcisi siyasî iktidara karşı mücadele ya­sal yollar kapanmıştır. Bu mücadele silâhlı mücadele olacaktır. Bu feryadın bir ağırlığı var. Bahsedilen grupa karşı bir diğer grubun müdafaası. Bu gençler ilk adımlarını bu for­mülün içine atmadılar, inanırım ki, son adım­ları da bu değildir. Fakat bir meselenin vuzu­hu ve bir tarzı idarenin ıslahı sıkıntısı çıkış noktası olmuştur. Bu delikanlıların âdeta bu maceraya itildikleri, cemiyet şartlanma, ida­re tarzının bu delikanlıları bu mecraya ittiği kanaati içindeyim. Şöyle ki:
Sayfa 1 Sayfa 2 Sayfa 3 Sayfa 4 Sayfa 5 Sayfa 6 Sayfa 7 Sayfa 8 Sayfa 9 Sayfa 10 Sayfa 11 Sayfa 12 Sayfa 13 Sayfa 14