SEYFi ÖZTÜRK (Devamla) — Sayın Uğur, soruyorum size, Siyasal Bilgilerde anarşistleri takip için giren polisi burada müdafaa etmek size yakıştı mı? Girmeyelim şahsî meselelere. arkadaşlar.
MEHMET EMİN ERDİNÇ (Van) — Deminden beri giriyorsun da, bir de girmeyelim diyorsun.
SEYFİ ÖZTÜRK (Devamla) — Ben meseleleri, olayları anlatıyorum. Cereyan eden olayları söylüyorum, olaylar üzerindeyim, şahıslar üzerinde değilim. Olayları yaratanlar kimlerse, hiç şüphesiz herkes adresine gelen mektubu alır. Adresine gelmeyen mektubu bana gönderir, ben de alırım çantama koyarım muhterem arkadaşlar, sıkıntıya lüzum yok. (A.P. sıralarından alkışlar, «bravo» sesleri)
Muhterem, arkadaşlarım, geçmiş mücadelelerin bıraktığı rüsubu bir tarafa itelim. Hınca lüzum yok. Yalnız Adalet Partisini kötüleme kampanyasına hsr fırsattan istifade edilerek devam edildiği müddetçe, altı bucuk sene Adalet Partisi Hükümetinde mesuliyet taşımış bir insanın, Adalet Partisi grubu adına icraatı burada anlatmasını çok görmeyin, bu bir nefis müJafaasıdır. Bu bir haktır. Bu hakkı dahi eğer müsamahanızla kullanacaksak, Türkiye’de anarşiyi evvela Parlamentodan kurtarmak lâzım. (A.P. sıralarından alkışlar, «bravo» sesleri)
Değerli arkadaşlarım, sözlerimin sonuna geldim. Siz şunu dediniz biz bunu dedik. Bunları bırakalım. Türkiye’de cereyan etmiş binlerce olay var. Bu olayların mahkemelere intikal etmiş tarafları var. Cumhuriyet savcıları tarafından açılan davalar var, askerî savcılar tarafından ittihaz edilmiş iddianameler var, bunların kararları var, Yargıtaydan geçmiş kesin kararlar var. Biz, bunları ne münakaşa ederiz, ne elimize alırız. Biz, yaşadığımız hayatı söylüyoruz. Hüküm, tarihindir, milletindir. Tarihin ve milletin hükmünün şaşmayacağına kaniiz. Arkadaşlarımız kırılmasınlar, üzülmesinler beraber olacağız, Cumhuriyeti korumakta beraber olacağız. Fikirlerinizi Cumhuriyeti korumak istikametinde yıkıyacaksmız. Sözlerim, sol düşünce sahiplerine aittir. ıSol düşünceye sahibolmayan Cumhuriyet Halk Pariilileıi tenzih eder saygılar sunarım. (A.P. sıralarından «bravo» sesleri, şiddetli vs sürekli alkışlar)
BAŞKAN — Tümü üzerinde söz almış bulunan grup ve şahısları arz ediyorum.
Millî Güven Partisi Grubu adına Sayın Emin Paksüt, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Nejdet Uğur, şahsı adına Sayın Turhan özgüner, – Sayın Enver Akova söz hakkını vermiştir. – Sayın İbrahim Öztürk, Sayın Hüseyin Abbas, Sayın Muammer Erten, »Sayın Reşit Ülker, Sayın Bülent Ecevit, Sayın Mustafa Timisi, Sayın Kemal Aybar, Sayın Ahmet Mukadder Çiloğlu, Sayın Kubilay İmer, Sayın Hüsamettin Akmumcu.
Bu arada kifayeti müzakere takriri gelmiştir. Komisyon ve Hükümet görüşmek istiyor mu?
Yok.
Görüşülmeyeceğine göre kifayeti okutuyorum.
EMİN PAKSÜT (Ankara) — Sayın Başkan, gruplar tam konuşmadı.
BAŞKAN — Ama efemdim, grupların hepsi konuşmadı ama adet tam doldu. Eğer Hükümet veya komisyon söz alsaydı, son söz olarak size de söz verecektim, ama almadılar.
Kifayet takrirlerini okutuyorum.
HÜSAMETTİN AKMUMGU (İsparta) — Kifayet aleyhinde söz istiyorum.
NEJDET UĞUR (İstanbul) — Kifayet aleyhinde söz istiyorum efendim.
BAŞKAN — Kifayeti okutuyorum.
Sayın Başkanlığa İdamlarla ilgili müzakeremin kifayetimi arz ve teklif ederiz.
Çankırı A. Tosyakoğlu
Kayseri – E. Turgut
Urfa – M. Aksoy
Erzurum – N. Gacıroğlu
Muş – K. Emre
Zonguldak – N. Akın
Zonguldak – F. Ak
Başkanlığa
Konu aydınlığa kavuşmuştur, yeterliğini arz ederim.
Afyon Karahisar – Şevki Güler
BAŞKAN — Efendim…
EMİN PAKSÜT (Ankara) — Sayın Başkan?
BAŞKAN — Bir şey mi buyurdunuz Sayın Paksüt?
EMİN PAKSÜT (Ankara) — Sayın Başkan, grup adına söz talebetmiştik, konuşmak istiyorum.
BAŞKAN — Kifayetin aleyhinde mi konuşacaksınız?
EMİN PAKSÜT (Ankara) — Açıklanması gereken noktalar vardır, grup adına konuşmak istiyorum.
BAŞKAN — Sıraya göre efendim. Pek tabiî, sırada kayıtlı olanlar var, onlara vereceğim. müsaade buyurursanız.
NEJDET UĞUR (İstanbul) — Kifayetin aleyhinde ben söz istemiştim.
YILMAZ ALPASLAN (Tekirdağ) — Efendim, kifayet ‘önergesinin aleyhinde söz vereceksiniz, hiç sıra olur mu, ilk isteyene vereceksiniz.
BAŞKAN — Öyle mi, Sayın Yılmaz?
YILMAZ ALPASLAN (Tekirdağ) — Öyle tabiî.
BAŞKAN — Sayın Akmumcu buyurun, kiyafetin aleyhinde.
İHSAN KABADAYI (Konya) — Sayın Başkan, biz grup adıma söz istemiştik.
TURHAN FEYZİOĞLU (Kayseri) — Sayın Başkan, grup adına kifayet aleyhinde söz istemiştik.
YILMAZ ALPASLAN (Tekirdağ) — Kifayetin aleyhine ilk sözü Sayın Uğur istedi.
BAŞKAN — Efendim, okudum, durumu okudum. Böyle münakaşa çıkacağını bildiğim için Sayım Alpaslan, durumu okudum.
YILMAZ ALPASLAN (Tekirdağ) — Ben hiçbir zaman hadise çıkarmadım bu Parlamentoda. Hadiseyi sız çıkarıyorsunuz.
BAŞKAN — Hayır hayır, çıkarmıyorum.
Sayım Paksüt, kifayet aleyhinde buyurun.
NERM1N NEFTÇİ (Muş) — Kifayet aleyhinde ilk sözü biz aldık.
BAŞKAN — Grup adına Sayın Paksüt, buyurun.
NEJDET UĞUR (İstanbul) — Kifayet aleyhinde ilk sözü grup adına ben istemiştim Sayın Başkan.
BAŞKAN — Okudum efendim, daha evvel. Kimlerin söz aldığını okudum. (C.H.P. sıralarından gürültüler) Kifayet aleyhinde verdim.
Efendim, malûmunuz, tatbikatımız, 6 sayın milletvekili konuştuktan sonra komisyon ve Hükümet s’cz alırsa, son söz milletvekilimin. Ne komisyon, ne Hükümet söz almadığı cihetle, daha evvel grupları ve şahıslan adına söz almış bulunan üyeleri okudum ki, ‘Genel Kurulun bilgileri olsun diye. (C.H.P. sıralanmdam gürültüler)
EMİN PAKSÜT (Ankara) — Grup adına istemiştik.
BAŞKAN — Onlar da grup adına, kifayet aleyhinde söz istediler.
Buyurunuz, Sayın Paksüt.
NEJDET UĞUR (İstanbul) — Sayın Başkan, sataşma oldu, sataşma dolayısiyle söz istiyorum.
BAŞKAN — Onu düşünürüz, müsaalde buyurun konuşsunlar, onu düşünürüz.
KEMAL DEMİR (Bolu) — Haksızlık ediyorsunuz Sayın Başkan, yakışmıyor.
BAŞKAN — Belki efendim, belki. Sizin takdirinize tabi ise öyledir.
Sayın Grup sözcünüz sataşma var diyorlar.
Sayın Paksüt, siz devam buyurun.
M.G.P. GRUBU ADINA EMİN PAKSÜT (Ankara) — Değerli arkadaşlarım, Türkiye,…
NURİ ÇELİK YAZIOIOĞLU (Çankırı) — Sayın Başkan, bir usulsüzlük var.
EMİN PAKSÜT (Devamla) — Türkiye siyasî hayatında gelecekte kesem olarak etki yapacak bir konuyu Meclis tarihî sorumluluğu içinde müzakere ediyor.
NURİ ÇELİK YAZICIOĞLU (Çankırı) — Bir usulsüzlük var, “bu usulsüzlüğü uygulamaya devam ediyorsunuz Sayın Başkan.
BAŞKAN — Sayın Yazıcıoğlu, lütfen yerinize oturun.
NURİ ÇELİK YAZICIOĞLU (Çankırı) — Hayır efendim, usulsüzlük var.
BAŞKAN — ‘Buyurun efendim, oturun. Yani kifayet aleyhinde konuşmak bu kadar önemli mi?
NURİ ÇELİK YAZIOIOĞLU (Çankın) — Yanlış tutum içerisindesiniz.
BAŞKAN — Sayın Paksüt, devam buyurun.
EMİN PAKSÜT (Devamla) — Millî Güven Partisi Grubu adına daha önce söz almamamızı gerektiren ciddî sebepler vardı. Çünkü her şeyden önce normal kanunların müzakeresi tarzında müzakere edilen bir konuda bugün işbaşında bulunan, olağanüstü şartların işbaşına getirdiği, olağanüstü şartların içinde normal düzene geçmek karar ve azminde olduğunu defaatle ifade eden Hükümet, çok nazik bir konuda tutarsızlıkla suçlandı. Komisyonda başka türlü hareket edildiği, burada başka türlü hareket edildiği ifade edildi. O kadar talbdî bir durum vardı ki, Hükümet Başkanı mücadele’ edecek bir ekibin başı olarak bu huzursuzluğu gidermek zorundaydı. Tabiî olanak, evvel emirde Hükümetten bunu bekledik, bu bir.
İki, Demokratik düzenin yıkılması gibi bir konu mevzuubahis. Bu konuda Parlamenter rejime bağlı olan partilerin 1944’lerden bu yana 1250 lerden başlayarak binbirlisrini şu veya bu ölçüde suçlamalariyle netice .alınmayacağını düşündüğümüz için, sinirli konuşmaların yerine daha olumlu konuşmaların geçmesini bekledik. Bu konuya aslında hukuk açısından dokunmayı tercih ettik.
Ama arkadaşlarım, bir kifayet önergesi o kadar anormal bir şekilde gelmiştir ki, – özür dilerim – bu iş bir siyasî partinin kendi çevresine göre üstün göründüğü bir anda müzakereleri kesmekle halledilir cinsten iş değil. Mesele milletin vicdanımda Hükümet tutarlı bir yolda mıdır? Bu Parlamento bütün kanatlariyle bundan sonra bu rejimi savunmakta kararlı mıdır? Bunu ortaya çıkarmamız lâzımdır. Yoksa karşılıklı olarak şunları söyleriz. Hükümet aslında cevap vermek zorunda olduğu halde cevap vermez. Ama – özür dilerim arkadaşlarımdan – Adalet Partisi kendi sözcüsünü pek başarılı saydığı bdr noktada müzakereyi keserse hata olur. Hata olur çünkü çok defa söylediğimiz gibi kasanılması icaıbeden şey akıllardadır, vicdanlardadır. Bunu burada basit bir oyla halledemeyiz.
Bahis mevzuu olan meselede, bu Parlameoıtonun vaktinde içinde bulunmuş, ama sonıra Genel Başkanını bir dış çevrenin etkisiyle tardetmiş olan, Anayasa Mahkemesince bölücülüğünden dolayı oy birliği ile kapanmış olan partinin. savunulması yapılacak, buna gereğince cevap vermeden bu işi kapayacağız, olmaz arkadaşlarım, olmaz.
Şimdi klâsik olarak, kifayeti kabul etmeyiniz ki. şöyle derim, kifayeti kabul etmeyiniz ki, böyle derim diye bir sürü konuşma imkânı belki vardır, işin müsaadesi ölçüsünde, sabrınız ölçüsünde imkân vardır. Ama ben onu uygun bulmuyorum.
Benim bir temelli ricam var arkadaşlarım, sataşmalarla filanla da meseleyi halledemeyiz. O grup da konuşur, siz de söylersiniz, Hükümetin de söyleyeceği şey vardır. Çelişmeyi gidermek zorundadır, öyle midir, değil midiır, aydınlık getirmek zorundadır ve Yüce Meclis bu infaz kararları topluma bir şey kazandıracak mı, kazndırmayacak mı, rejim için hayırlı mı olacak yoksa yeni anarşik tohumların kaynağı mı olacak; bu hususu aydınlığa çıkarmadan oylamaya gidemez.
Çünkü, bunun sonunda herkes tarih önünde vicdanı ile haşhaşa sorumluluk duygusu ile oy verecek. Benim grupumun bu idamliarın hepsinin infazına oy vermesini garanti etmem. Belli bir tarihten miısa^ler verildi. Filân tarihte, filân olayda infazın aleyhinde bulunmuş olan veya kısmen infazın aleyhimde bulunmuş olan pek çok insan vardır. Çünkü bunlar şartları içinde mütalâa edilecek bir konudur.
Değerli arkadaşlarım, sabır ve tahammül gösterin, bu Meclis büyük imkânlar vermiş büyük bir Meclistir. Tam bundan 18 yıl önce 10 Mart 1954’te bu Meclis, Avrupa insan Hakları Andlaşmasmı 6366 sayılı Kanunla kabul etti, tam 18 yıl önce. Bu Meclisin tarihi de bu.
O halde insan hakları çağdışı ceza, barbarlık, yahut millî menfaat yahut millî zarar meselelerini bütün yönleriyle konuşmadan bunu – çok rica ederim – kendi sözcümüzün kürsüde olması ve onun size göne çok başarılı saydığınız konuşması havasından sonra, amam şimdi çok iyi yerdeyiz, burada müzakere kesilsin der gibi bir duygu içinde eğer düşünmüşseniz rica ediyorum vazgeçin. Vazgeçin, burada bu müzakere kesilmez. Meclise bir vazife duygusu ile bir önerge geldi, müzakereler devam etsin denildi, tereddütsüz müzakereler devam etsin dedik biz.
Bu Meclis, sabahlara kadar vazife duygusu ile çalışma imkânılarımı vermiştir.
Bu meseleyi Türk Milletinin ve yalnız Türk Milletinin değil arkadaşlar, yabancı ülkelerdeki medenî memleketlerde, maalesef az bilgi ile aleyhimize esen propagandayı da silmek için aydınlığa kavuşturmaya mecburuz.
Rica ediyorum arkadaşlarımdan, önergelerini geri alsınlar, meseleyi konuşmaya devam edelim.
Teşekkür ederim. (M.G.P. sıralarından alkışlar.)
BAŞKAN — (Sayın Şevki Güler, Arif…
İLHAN EGEMEN DARANDELİOĞLU (İstanbul) — Sayın Başkan, Hükümetten bir soru sormak istiyorum.
BAŞKAN — Yok Hükümet, yok.
İLHAN EGEMEN DARANDELİOĞLU (İstanbul) — Hükümet burada.
BAŞKAN — Hükümet kürsüde yok efendim, rica ederim. Ayrıca sorarsınız, normal usullere göre sorarsınız, yazılı sorarsınız, sözlü sorarsınız. Ama müzakere esnasında makamında oturan bir Hükümetten, kürsüde bulummayan bir Hükümetten soru sormak diye bir konu yok.
Sayın Arif Tosyalıoğlu ve 5 arkadaşı ile Sayın Şevki Güler tarafından verilen kifayeti müzakere önergesini oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Bir tereddüt vardır, yeniden oylarınıza sunuyorum.
Kabul edenler lütfen işaret buyursunlar, sayılacak efendim… Kabul etmeyenler…
Kifayeti müzakere takriri kabul edilmiştir.
(D.P. sıralarından «Kaça kaç Sayın Başkan?» sesleri)
126’ya karşı 144 ile kalbul edilmiştir efendim.
Maddelere geçilmesinin oylamasına geçiyoruz. Bunun içici bir açık oy takriri varıdır.
Sayın İbrahim Güoeıoğlü? Burada. Sayın Orhan?
NECDET UĞUR (İstanbul) — Sayın Başkan, daha evvel sataşma talebimiz vardı, oylamaya geçmeden hatırlatmak istiyorum.
BAŞKAN — Efendim, Sayın Uğur’dan bir hususu istirham etsek.. Müzakere bitmedi, oylamadan sonra müzakereye devam edeceğiz. Müzakeremiz devam ediyor, maddelerimiz var, gene imkân tahaddüs edecektir.
NERMİN NEFTÇİ (Muş) — Gruba çatıldı, Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna çatıldı.
BAŞKAN — Başkanlığı müşkül durumda bırakmamanızı istirham ediyorum. O yönüyle efendim imkânınız var. Sayın Demir deminden Başkanlığa bir hayli…
ORHAN EYÜBOĞLU (İstanbul) — Usulsüz davranıyorsunuz Başkan.
BAŞKAN — Haa, yoo; katiyen, katiyen.
TEVFİK FİKRET ÖVET (Sinop) — Sataşma oldu Sayın Başkan, söz vermeniz lâzım.
BAŞKAN — Çatılana söz verilir diye ‘bir şey yok.
Sayın Demir, Sayın Necdet Uğur? Buradalar.
Sayın Cüceoğlu? Burada.
Sayın Orhan Eyüboğlu? Burada.
Sayın Reşit Ülker? Burada.
Sayın Şeref Bakşık? Burada.
Sayın Sait Reşa? Burada.
Sayın Kemal Ataman? Burada.
Sayın Hüseyin Dolun? Burada.
Sayın Bahir Ersoy? Burada.
Sayın Lebit Yurdoğlu? Yok.
Sayın Mehmet Yüceler? Burada.
Sayın Mustafa Aksoy? Burada.
Sayın Vehbi Meşhur? Burada.
Sayın Nermin Neftçi? Burada.
Sayın Süleyman Mutlu? Burada.
Sayın Sakıp Hiçerimez? Burada.
Sayın İbrahim Öztürk? Burada.
Zaten takriri onbeşin üstünde sayın üye imza etmişler. Maddelere geçilmesi hususu açık oyunuza arz edilecektir. Maddelere geçilmesini kabul buyuranlar «kabul», reddedenler «ret» çekinser olanlar da «çekinser» kelimesini kullanarak oylarını kullanacaklardır.
(Ad okunmak suretiyle oylama yapıldı.)
BAŞKAN — Reyini izhar etmemiş sayın milletvekili var mı? Yok. Oylama işlemi bitmiştir.
(Oyların sayımı yapıldı)
BAŞKAN — Maddelere geçilmesi hususundaki açık oy sonucunu arz ediyorum.
Oy verme işlemine 318 sayın milletvekili katılmış; 245 kabul, 63 ret, 10 çekinser oy kullanılmıştır. Maddelere geçilmesi bu suretle kararlaştırılmıştır.
Genel Kurula arz edilen komisyon raporunda öncelik ve ivedilik hususu öngörülmektedir. öncelik hakkımda Yüksek Heyetiniz, verilen takrir üzerime karar vermiş idi. Komisyonun ivedilik talebi vardır, görüşmeye aldığınız cihetle. İvedilik hususunu da oylarınıza arz ediyorum. Kabul buyuranlar… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
EMİN PAKSÜT (Ankara) — Sayın Başkan, oylayamazsınız. (A.P. sıralarından gürültüler.)
BAŞKAN — Elemdim…
EMİN PAKSÜT (Ankara) — Sayın Başkan, oylayamazsınız. Gerekçesini söylemek mecburiyetindesiniz.
BAŞKAN — Görüşmesiz, işarı oyla halledilmiştir.
EMİN PAKSÜT (Ankara) — Anladım ama, gerekçe içtüzüğün âmir hükmü…
BAŞKAN — Bitti efendim, oyladık.
EMİN PAKSÜT (Ankara) — Oylayamazsınız efendim. Sakatlamaya da ımezun değilsiniz. İçtüzüğün âmir hükmü; ivedilikle talebi, yazılı gerekçeye dayanacaktır. Aksi halde, oylayamazsınız.
BAŞKAN — Komisyonum raporunda var, öncelik ve ivedilik efendim, onu okuduk.
EMİN PAKSÜT (Ankara) — Gerekçeye ihtiyaç vardır.
BAŞKAN — Sayın Paksüt, bu husus Komisyon raporunda öngörülen gerekçe müstakilen beyan edilmiş.
EMİN PAKSÜT (Ankara) — Sayın Başkan, Komisyon raporu dağıtıldı. Gerekçe yok. Bir gerekçe lütfetsinler.
BAŞKAN — Komisyon raporumu okudum efendim Genel Kurula.
EMİN PAKSÜT (Ankara) — Gerekçe yok. Orada gerekçeyi lütfetsinler, içtüzüğün 70, 71 nci maddelerini zatıâliniz de okuyun, bakın ortada 70, 71 mci maddelerde ne diyor. İçtüzük, lütfen okuyun.
BAŞKAN — Oylanmıştır efendim.
1 nci maddeyi okutuyorum.
Demiz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin inan’m ölüm cezalarının yerine getirilmesine dair Kanun
Madde 1. — Askerî Yargıtay 2 nci Dairesinin 10.1.1972 tarih ve 1971/457 – 1972/1 esas, 1972/1 karar sayılı ilâmı ile kesinleşen, Askerî Yargıtay Başsavcılığının 3.2.1972 tarih ve 1972/187 – 98 sayılı Karariyle tashihi karar talebi reddedilen, Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 1. No. lu Askerî Mahkemesinin 9.10.1971 tarih, 1971/13, esas, 1971/23 karar sayılı hükmü ile T.C.K. nun 146/1 maddesi uyarınca ölüm cezasına mahkûm edilmiş bulunan, Sicilli nüfusta Erzurum Ilıca Nahiyesi Özlük Köyü, hane 27, cilt 5 ve sayfa 129 da kayıtlı Cemiloğlu Mukaddes’ten doğma 1947 doğumlu Deniz Gezmiş ile Yozgat iline bağlı Çekerek ilçesi Kuşsaray Köyü, hane 21, cilt 13/2 sayfa 88/114 te kayıtlı Beşiroğlu Mediha’dan doğma 1947 doğumlu Yusuf Aslan ve Kayseri Sarız ilçesi Bahçeli mahallesi, hane 31, cilt 2, sayfa 45 te kayıtlı Hıdıroğlu Selver’den doğma 1949 doğumlu Hüseyin İnan hakkındaki işbu ölüm cezaları yerine getirilir.
BAŞKAN — 1 nci madde üzerinde söz almış bulunan sayın milletvekilleriıi arz ediyorum.
M.G.P. Grubu adına Sayın Emin Paksüt. Şahısları adana Sayın Reşit Ülker, Sayın Kubilây İmar, Sayın Muammer Erten, Sayın Hüseyin Abbas, Sayın Bülent Ecevit, Sayın Hüsamettin Akmumcu söz almış bulunmaktadırlar.
NECDET UĞUR (İstanbul) — Sayın Başkan, burada da mı vermiyorsunuz? Grup adına istedim.
BAŞKAN — Efendim, niye Sayın Uğur.
NECDET UĞUR (İstanbul) — Yeterlik üzerinde istedim vermediniz, sataşma var dedim vermediniz, 1 nci madde diyerek okumazsınız, insaf edin.
BAŞKAN — Söz alanların isim listesini Kanunlar Müdürlüğü verdi efendim, size de derhal vereyim efendim.
NECDET UĞUR (İstanbul) — Yazılı zaten.
BAŞKAN — Rica ederim. Efendim şu anda Kanunlar Müdürlüğü tarafından elime verilen budur.
NECDET UĞUR (İstanbul) — Bir saattir verdim efendim.
BAŞKAN — «Şimdi verdiler» diyorlar efendim.
NECDET UĞUR (İstanbul) — Ne yapayım, siz hâkim olunuz divanınıza.
BAŞKAN — Evet, pekâlâ efendim. 1 nci madde üzerinde söz mü istiyorsunuz Sayın Uğur?
NECDET UĞUR (İstanbul) — Evet.
MUSTAFA KUBİLÂY İMER (Konya) — Sayın Başkan, grup adına 1 nci madde üzerinde söz istemiştim.
BAŞKAN — Sizinki de grup adına, peki efendim. 1 nci madde üzerinde, yani gelen taleplerle beraber söz isteyenleri okuyorum efendim.
M.G.P. Grubu adına Sayın Paksüt, C.H.P. Grubu adına Sayın Uğur, D.P. Grubu adına Sayın Kubilây İmer söz istemişlerdir.
BAŞBAKAN NİHAT ERİM (Cumhuriyet Senatosu Cumhurbaşkanınca S. Ü.) — Söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN — Buyurunuz efendim.
BAŞBAKAN NİHAT ERİM (C. Senatosu Cıımhurlhaşkanınca S. Ü.) — Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Anayasanın. 64 ncü maddesânm anlayışı içinde bu görüşmelerde Hükümet adına söz almak niyetinde değildik. Anayasanın 64 ncü maddesinin (bundan önceki uygulanmasında da böyle davranılmıştır. Biz de o davranış içindeyiz. Sayın Esat Kemal Aybar’a bu suretle cevap .arz etmiş oluyorum.
Sayın Paksüt, M.G.P. sözcüsü olarak konuşurken, Adalet Bakanlığında yüksek bir memurun, Adalet Bakanlığındaki sözleriyle bugün Adalet Bakanına vekâlet eden Sayın Halûk Bayülken’in buradaki sözleri arasında çelişkiden bahsettiler. Ve Hükümetin bu çelişkiyi aydınlatmamasını kınadılar. Adalet Bakanı vekili bugün burada Hükümet adına konuştu. Ben de burada idim, hepimiz buradayız. Bu konuşma, Hükümet adına bir konuşmadır. Bu konuşma, bugün yapılmıştır. Adalet Komisyonunda Adalet Bakanlığının yüksek memurunun sözlerinin yorumunda belki de memurun aldığı talimatı kendisinin yorumlamasında bir hata olmuş olabilir. Adalet Bakanlığımız, dünyadaki bütün hukuk gelişmelerini, ceza ve hukuk sahasında, devamlı olarak takibeder, devamlı olarak inceler. Hükümet politikası olarak bugün Adalet Bakan vekili arkadaşımın bu kürsüden ifade ettiği görüş, Hükümetin görüşüdür. Yani Hükümet, şu anda Türkiye’deki ölüm cefaları ile ilgili ceza kanunu maddelerinde herhangi bir değişiklik öngörmemektedir ve böyle bir tasarı ile huzurunuza gelmek niyetinde değildir.
Arz ederim, (A.P. sıralarından «Bravo» sesleri, alkışlar.)
BAŞKAN — M.G.P. Grubu adına Sayın Paksüt, buyurun.
M.G.P. GRUBU ADINA EMÎN PAKSÜT (Ankara) — Değerli arkadaşlarım, Anayasanın 64 ncü maddesi Yüce Meclisin yetkilerini ifade eden maddedir. Bunların arasında, millî hâkimiyet temel felsefesine, inancına dayalı bir Devlet düzenimiz olduğu için, vaktiyle hâkimiyeti şahıslarında toplayan hükümdarlara has yetkiler de, millet iradesinin tecelligâhı olan Yüce Meclise tevdi edilmiş bulunmaktadır. Bunların arasında mahkemelerce verilip kesinleşmiş olan ölüm cezalarının infazına izin verip vermeme yetkisi de yer almaktadır.
Biraz evvel Sayın Başbakan bir konuya açıklık getirdi. Bu açıklığı bendenizin ricamdan önce yapsalardı belki daha rahat olurdu. Ama gecikme ile de olsa, açıklığın getirilmiş olmasını memnuniyetle kaydediyorum. Fakat sözlerimin sonunda Hükümetten başka bir ricada daha bulunacağım.
Sayın Adalet Bakanımız burada değil, kendisine bir başka Bakan arkadaşımız, Dışişleri Bakanımız vekâlet ediyorlar. Meclisin Komisyonunda şimdi elimizde bulunan infazla ilgili konu konuşulmadan önce, bugün burada da mevzubahis edilmiş olan başka iki kanun teklifi var. Bu iki kanun teklifi prensip itibariyle, bugün bu kürsüden de bazı üyeler tarafından savunulmuş olduğu gibi, ölüm cezasının çağ dışı olduğu, insanlık duygusu ile bağdaşmadığı, ölüm cezasını kabul eden milletlerin medenî millet sayılmasının dahi şüpheye girdiği gibi birtakım mülâhazaların yanında bizim Anayasamız bakımından da, ölüm cezası, Anayasaya ters düşer iddiasına varıncaya kadar mütalâaları ihtiva eden iki kanun teklifi konuşuluyor.
Bu konuşma sırasında her kanun teklifinde olduğu gibi, icranın, özellikle olağanüstü şartlar altında görev başında bulunan icranın, görüşünü öğrenmek sanıyorum ki Meclisin hakkı. Bu sebeple, bu müzakereler sırasında Adalet Bakanını temsil eden Sayın temsilciye; «Hükümetin ölüm cezalarına ilişkin bu teklifler karşısındaki fikrin nedir» diye soruyorlar. Bir kişi, beş kişi değil. Burda bir arkadaş söyledi. Bu soruya karşı verilen cevap; «Hükümet bu konuyu tamamen incelemiş değildir, incelemektedir, inceleyecektir, esasen dış çevrelerde de bu konuda birtakım tereddütler vardır biz bunun için mehil istiyoruz». Sarih.
Şimdi konuyu böyle bırakırsak arkadaşlar, bu mesele halledilmez. T.B.M. Meclisi ve işte icra. 12 Mart Muhtırası kuvvetli, inanılır icra istedi. Sayın Başbakan, parlamanter kurallar içinde Sayın Cumhurbaşkanı tarafından Başbakanlığa lâyık görüldü. Kendileri olağanüstü şartların içinde Hükümeti kurdular. Benim partim de o Hükümete isteyerek katıldı, oy verdi ve Hükümetin icraatını daha iyi olsun diye yapıcı bir zaviyeden tenkit edegeldi. İkinci Hükümeti daha çok içimise sindirir olduğumuzu hissettik ama, Sayın Başbakana güvenimizde bir zerre eksiltmedik.
Ama şimdi Parlamento böyle gayret eder de güven oyu verdiği veya iş başında kalmasında fayda umduğu Hükümetiyle temel birtakım konularda çelişkiye düşerse Parlamentodan bir infaz kanununun çıkması hiçbir meseleyi halletmez. Meseleyi eninde sonunda icra ile mutabakat halinde sökebiliriz. Sahiden aşırı solun kafasına balyoz gibi inecek miyiz, inmeyecek miyiz? İneceksek, tutumumuz buna uymak zorunda. Onun için ben Hükümetin Sayın Başkanını kınamak için değil, meseleye aydınlık getirmek zaruretini gördüğüm için bu ricada bulundum ve bunu o kadar tabiî saydım ki, işte o safhada Hükümet muhakkak söz alır ve Hükümetten sonra da en azından milletvekili sıfatı ile konuşabilirim.
Sayfa 1 Sayfa 2 Sayfa 3 Sayfa 4 Sayfa 5 Sayfa 6 Sayfa 7 Sayfa 8 Sayfa 9 Sayfa 10 Sayfa 11 Sayfa 12 Sayfa 13 Sayfa 14